21.09.2011
Editörden
Sevgili okurlar, değerli dostlar,
Ağustos ayı, hava sıcak, herkes izinde ancak aciller dolu. Akademik yıl henüz başlamamış, öğrenciler yok, asistan derslerine ara vermişiz, birçok öğretim üyesi izinde, izinde olmayan da rölantide çalışıyor.
Ancak bizler dergi ve yayın kurulu olarak çalışıyoruz. Eylül sayısını yetiştirmemiz gerekiyor. İyi bir iş çıkarmamız gerek. Hata olmamalı. Her bir yazı büyük bir emeğin ve alın terinin eseri. Bu nedenle hakettiği gibi okuyuculara ulaşmalı.
Yayıncılık zor iş-miş! Dizi film çekmeye benzer. Zamanı geldiğinde kusursuz olarak görücüye çıkmanız gerek. Mutfak çok kalabalık. Birçok arkadaş çalışıyor. Her yazı için birçok öğretim üyesi, uzman ve araştırma görevlisi veri topluyor. Veriler harmanlanıp yazılıyor. Literatür taramaları yapılıp bilgiler tekrardan yoğruluyor. Dergiye gönderiliyor. Sekretarya ve editörlük gelen yazıları ön değerlendirmeden geçiriyor. Sonra hakemlere gidiyor. Hakemler büyük bir titizlikle eleştirilerini yapıyorlar. Tekrar editöre geliyor. Yazara gönderiliyor. Yazar düzeltmelerini yapıyor. Tekrar hakemlere gidiyor. Tüm bu aşamaları geçip kabul edilen yazılar yayın planına alınıyor. Sırası gelen yazı yayıncı kuruluş tarafından dizgiye alınıyor. Her referans tek tek gözden geçiriliyor. Gramer düzeltmeleri yapılıyor. Yazar onayı ve defalarca yapılan editör düzletmelerinin ardından baskıya veriliyor. Aynı anda online yayınlanıyor.
Dedik ya zor iş. Bu kadar emek sarf edilen bir ürünün iyi servis edilmesi gerek. Hak ettiği ilgiyi görmesi gerek.
Yayıncılıkta oldukça iyi bir mesafe kat ettiğimize inanıyorum. Birçok zor aşamayı geçtik. Birçok şey öğrendik. Hala da öğrenmeye devam ediyoruz. Kendimize yeni hedefler belirledik. 2012 yılı itibarı ile İngilizce yazılmış olan makalelere öncelik vermeyi düşünüyoruz. Lütfen makalelerinizi İngilizce göndermeyi tercih ediniz.
Bir dergi nasıl kaliteli olur? Hiçbir derginin yayın kurulu yazılarını kendisi yazmaz. Bu bir arz talep meselesi. Malumunuz adamın birisi berbere gitmiş. Zaman geçmiş zaman.. Ayna da yok. Berbere sormuş: ‘Saçlarım nasıl beyazlamış mı?’ Berber cevap vermiş: ‘Önüne düşünce görürsün’…
Unutmayın, ne yaparsak onu yazarız, ne yazarsak onu yayınlarız…
Üniversitelerarası Kurul doçentlik kriterlerini değiştirmeye çalışıyor. Bir taslak hazırlayarak YÖK’e gönderdi. Umarım kanunlaşır. Bu taslakta doçentlik kriterleri arasında yerli dergilerde yayınlanmış yayın mecburiyeti de var. Bu ulusal yayıncılık açısından oldukça iyi bir gelişme.
Bildiğiniz gibi dergi derneğin maddi desteği ile yürüyor. Kabul edilen yazıların hiçbiri için yazarlardan herhangi bir ücret talep edilmiyor. Reklam gelirleri yeterli değil. Bu konuda tüm meslektaşlarımdan destek bekliyorum. Bu masraflar; baskı, dizgi ve web sayfası ücretidir. Dergide çalışan ne editöryel kurul, ne de hakemlerden herhangi birisinin en ufak bir geliri yoktur. Sistem tamamen gönüllülük üzerine yürüyor.
Derginin en azından kendi giderlerini karşılaması gerekiyor. Bu konuda biz elimizden geleni yapıyoruz. Ancak ilginçtir medikal firmalar olmadık yerlere ciddi harcamalar yaparken bilimsel yayın organlarına bütçe ayırmakta biraz cimri davranıyorlar.
Eylül sayıları genelde tatil sonrasına geldiği için zor çıkar. Birçok yerli dergi Eylül sayısını çıkarmakta zorlanır. Ancak bizim böyle bir problemimiz yok. Uzunca bir süredir Ahead of Print üzerinde çalışıyoruz. Muhtemelen de sona geldik. Yakın bir zamanda kabul edilmiş tüm yazıların tam metnini DOI numarası alınmış, dizgisi yapılmış şekilde online olarak yayınlamaya başlayacağız.
Eylül sayımızda 13 yazı ile karşınıza çıkıyoruz. Yedi araştırma makalesi, bir derleme, bir editöre mektup, bir de uygulama kılavuzu var. Ayrıca üç olgu sunumuna da bu sayımızda yer verdik.
İyi okumalar…
Prof. Dr. Cuma Yıldırım...
Editör