9. Ulusal Acil Tıp Kongresi, öykü yarışması üçüncüsü Yrd. Doç. Dr. Recep DURSUN'un " Bir acil uzmanının deprem öyküsü" isimli yazısını okumak için tıklayınız.

12.06.2013

 Bir Acil Tıp Uzmanının Deprem Öyküsü

            Nihayet Acil Tıp uzmanı olmuştum ve heyecanla mecburi hizmet kurasını bekliyordum. Gecenin bir vakti münhal kadroları görünce hanımı  uyandırarak yerleri söyledim, İstanbul’da 4 kadro vardı ve ilk elediğimiz yerlerden biriydi. Çünkü deprem bölgesiydi ve depremden çok bahsediliyordu. Şanlıurfa vardı nitekim sıcaktı tek uygun olan tercih  Van iliydi bu doğrultuda tercihimizi yaptık ve Van ili kısmet olmuştu.

Diyarbakır’dan Van’a çıkmıştı tayinimiz, kahvaltısı ve kedisiyle meşhur Van ilimizdeydik artık. Sıcaktan  şikayet ederdik ancak 8 ayı kış 4 ayı bahardı. Yazı  yoktu sanki Van’ın. İlk  kez mayıs sonunda kaloriferlerin  yandığını gördük. Devlet hastanesi aciline başladım. Üç acil uzmanı olmuştuk ancak acil sorumlusu bir Göğüs cerrahı uzmanı idi. Çok  şaşırmıştım ve yadırgamıştım. İlk  işim acil uzmanı arkadaşlarla toplanıp başhekimliğe çıkmak oldu. Bir mikrobiyoloji profesörü olan başhekime acili ve acil uzmanlığını anlattık, şaşırmıştı görev bekleyen sorumluluk almak isteyen uzmanlar vardı karşısında. Nitekim haklılığımızı doğrulayıp biriniz sorumlun olun demişti. En kidemlimizi sorumlu yaptık. Birkaç ay sonra yeni hastaneye taşınacaktık ve sorumlumuz görevi bir müddet bana devretmek istedi. Her  ne kadar gönüllü olmasamda görev yazım yazılmıştı ve yeni hastanedeydik artık. Eksiklikleri hızla ve zorla tamamlamaya çalışıyorduk.

 Bir cuma akşamı Ankara’dan bakanlıktan aranıyordum.telefondaki müsteşar danışmanıydı. Sayın doktorum 81 ilin sağlık il müdür yardımcıları ve milli eğitim müdür yardımcılarının katılacağı afetlerde(deprem, yangın..) ilk ve acil yardım konulu bir hafta sürecek eğitim programında görevlisiniz, pazartesi ilk ders sizin program hataırlatayım dedi. Haberim yoktu hem niye ben diye düşündüm benden kıdemli iki uzman var hem üstelik üniversite hastanesinin hocaları vardı. Şaşkınlıkla sordum kim verdi adı mı? Hem üstelik hazırlıksızım,bir hafta sonra kongreye bilet ayırmıştım. Hocam dedi telefondaki ben size programı fakslıyacağım detaylara bakarsınız. Yazı Sayın: Yrd.Doç diye başlıyordu yanlışlık olduğunu anladım. Çünkü ben uzmandım.devamını okuyunca yazının üniversiteye tebliğ edilmek üzere gittiğini ancak görevlendirmenin sağlık müdürlüğünce yapıldığını gördüm. Çözememiştim olayı, bana koordinatörün cebini vermişlerdi bakanlığı tekrar aradım hocam bu işte bir yanlışlık var, yazı benim hastaneye gelmemiş, mesaim var desemde çözüm olmadı. Görevlendirme yazınızı yazarız hallderiz dediler. Kursumuzu vermiştik olmadığımız bir ünvanda ve görevde. Çok beğenmişlerdi sunumlarımızı. Çünkü kendi işimizi anlatmıştık. Alnımızın akıyla kursumuzu verdik. Sonrada kongreye gittik ve döndük .

Bir pazar günüydü evden çıkmaya hazırlanıyorduk kızım kucağımda eşimi koridorda bekliyordum. Aniden bir gürültü kopmuştu. Bir duvardan diğerine çarpıyordum, ayakta durmakta zorlanıyordum diğer taraftan kızımı dökülen mermerlerden koruyor diğer taraftan eşime yardımcı oluyor dışarı çıkmaya çalışıyorduk. Beşik  gib sallandık diyemeyeceğim çünkü beşikte sallanmak zevklidir. Biz ecel terleri dökmüştük. Dışarı çıktığımızda her tarafı duman kaplamıştı. Üzermize dökülen inşaat malzemeleri dışında iyiydik.

 İkimizde  sağlıkçıydık bizi bekleyen bir görev vardı. Ancak  çocuğu kime bırakacaktık. Arabayı hastanenin bahçesine çektik.15 dakika olmuştu. Yaralılar yavaş yavaş geliyordu. Eşimi  ve kızım arabada bırakıp içeri koştum ancak içerdekiler de dışarı koşuyordu. Hastaneyi  boşaltıyorlardı. Arkadaşları toplamaya cesaretlendirmeye çalıştım. Herkes korkmuştu. Ben de korkmuştum. Hepimiz depremzedeydik. Ancak bir görevimiz vardı 20 gün önce bir kurs vermiştim. Hiç de kurstakine benzemiyordu bu durum. Aradan  5 dakika geçmişti bahçe yaralılarla doldu. Yerde yatan o kadar çok yaralı vardı ki, sanki savaş meydanıydı.

Birileri bu krizi yönetmeliydi diye düşünürken yine esrarengiz bir telefon daha geldi. Doktor  bey ben sağlık bakanlığı danışmanıyım sorumlu sizsiniz diye numaranızı verdiler. Ben acil uzmanıyım acil sorumlusuyum ancak buyrun nasıl yardımcı olabilirim dedim. Doktor bey biz size yardımcı olacağız , sen de bana yardımcı ol, sana doktor  ve malzeme göndereceğim. Sen ordaki temsilcimiz ol dedi. Sağlık müdürümüz Erciş’e yardıma gitmişti. Başhekimle irtibatlaşarak koordinasyonu sağlayacaktım. Bir saat sonra bir tır şöförü arayıp yolda olduğunu 2 tır malzeme var nereye getireyim diyordu. Malzememiz vardı çünkü hastane yeniydi ancak Erçiş’in daha çok ihtiyacı olur diye oraya yönlendirdim. Bu arada durmadan bahçede hastaları geziyor diğer acil uzmanları ve diğer branş uzmanlarını koordine ediyordum. Hiç  bu kadar resüsitasyonun bir anda yapıldığını görmemiştim.herkes tükenme noktasına gelmişti.

Bir ara dilimin kuruduğunu sesimin çıkmadığını hissettim. Evet 5 saat geçmişti, susamıştım farkında değildim, eşim ve kızım aklıma geldi bahçedeki arabama yöneldim. Yorgun düşmüşlerdi susamışlardı benim gibi. Ancak ona da şükrediyorlardı. Vaktim  yoktu tekrar döndüm işimin başına.karanlık çökmüştü. Bu arada çadırlarımızı kurmuştuk acillin önüne.

Gecenin ilerleyen saatleriydi mezun olduğum üniversitenin acil anabilimdalı hocaları ve diğer branşlardaki bölüm hocaları gelmişlerdi yardıma. Herkes görev bekliyordu gözlerimin içine bakarak, ben hocalarıma nöbet yazacak görev yeri verecektim çok duygulanmıştım bir an için kendimi üniversite acilinde hissetim. Ancak bu sefer vardiyayı ben belirliyordum, tez hocam gönüllü olarak gece vardiyasını aldı. İnsanların en  aciz olduğu anlarda hekimliğin ve özellikle de Acil Tıp hekimliğinin ne kadar önemli olduğunu artık daha iyi anlamıştım. Artık hastadan çok doktor görüyordum. Türkiye Van’a yardıma koşuyordu.....

Teşekkürler Türkiye.

Yrd. Doç. Dr. Recep Dursun Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Diyarbakır.

     

 

 

YAZARLAR


AYIN MAKALESİ