Acile Kadın Eli Değdi...



Yrd. Doç. Dr. Murat KOYUNCU
[email protected]

 Tarih boyunca kadınlar çok çekmişler…

Cahiliye döneminde aileye utanç kaynağı, orta çağ Avrupa’sında babaların şöhret veya para kazanma aracı olmuşlar. Eski mısırda kocası ölünce tüm malları ile birlikte mezara konmuşlar, maya toplumunda ise gençliklerinde kurban edilmişler.

Kimi zaman cadı, kimi zaman büyücü diye her türlü ceza verilmiş.

Bununla birlikte başarılı olmayı da bilmişler. Kimi zaman Jeanne d’Arc gibi savaşçı, kimi zaman Cleopatra gibi güçlü bir hükümdar olmuşlar. Marie Curie gibi bilim dünyasında yer edinmişler, Audrey Hepburn gibi güzellik ve zarafetin simgesi olmuşlar. Kurtuluş savaşında Nene Hatun, Kastamonulu Halime Çavuş, Şerife Bacı, Onbaşı Halide, Tayyar Rahime, Zübeyde Hanım, Ayşe, Fatma, Emine, Elif olup, destanlar yazmışlar. Kimi zaman yol göstermişler, kimi zaman destek olmuşlar. Peygamber olmasalar da Hz. İsa gibi bir peygamber doğurmuşlar, Hz. Hatice, Hz. Fatıma gibi son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.)’e yoldaş olmuşlar.

İster kadın inadı deyin, ister tarihsel süreç deyin kadınlar hep mücadele etmişler ve sonunda da birçok hak elde etmişler.

Miras hakkı, derken oy kullanma hakkı. Tam bunu sindirmeye başlamışken seçilen olma hakkı elde etmişler. Muhtar, belediye başkanı, milletvekili, bakan, başbakan derken, cumhurbaşkanı belki de başkan!...

Aman Allah’ım noluyor bu kadınlara...

Her işe ellerini atmışlar, hemşire, öğretmen, avukat, savcı, hâkim, mühendis, mimar, doktor, politikacı... Erkek işi denilen işleri hem de erkeklerden daha iyi yapar oldular.

Bu gelişmelerden acil servisler de payını aldı. Önce Acil Tıp Asistanı, sonra Acil Tıp Uzmanı ve bir de baktık ki Doçent oldular, Hoca oldular ve dahası Profesör oldular... Bununla da yetinmeyip birçok Acil Serviste, hatta hastanede yönetici oldular…

Kadınlar yönetici olurda hiç durular mı?!

Yönettikleri acillerde değişime uğradı. Perdeler değişti, duvarlar silindi. İstem kâğıtları yerlerine, dosyalar dolaplarına yerleşti. Dışarı baktığımızda ‘hava bu gün de kapalı’ düşüncesi uyandıran pencereler temizlenmiş, meğer dışarısı günlük güneşlik, çimenler koyu yeşil değil açık yeşilmiş.

Açıkçası ben merak ediyorum; Ne zaman göreceğiz, defibrilatör’ün üzerinde dantelli örtüleri?...

Bu makale 5744 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

12.01.2014 14:12:02 Ömer ÖZBAKAN
ben de o günler hava kapalı zannederdim, şoke olmuş durumdayım

Yazarın Diğer Köşe Yazıları

YAZARLAR


AYIN MAKALESİ