Ne iş olsa yaparım



Yrd. Doç. Dr. Murat KOYUNCU
[email protected]

 Şehirlerin bir bölgesinde 'amele pazarı' kurulurdu. Şimdilerin iş ve işçi bulma kurumu! Sabahın köründe iş arayanlar bu bölgeye gelir, genellikle bir kamyonet ya da steyşın araba kaldırıma yanaşır. İçinden patron veya işçi çavuşu çıkar, işe göre adam seçer. Kalifiye elemanlar tercih edilir, boyacı, fayansçı, sucu...

Bir de 'ne iş olsa yaparım' diyenler vardır. Az paraya çalışırlar.  Çoğunluğu her işi yarım yamalak bilir ve verilen işi yüzüne gözüne bulaştırır. Bunların az bir kısmı da zorunluluktan her şeyi öğrenmek zorunda kalmışlardır. Bazıları küçük yaşta çalışmak ve küçük yaşta büyümek zorunda kalmışlardır. Bunlar her işi en iyi usta becerikliliği ile yaparlar. Boya badananın hasını, su tesisatı, elektrik işlerini en güzelini yaparlar. Bu kadar yetenek ve beceriye rağmen hiç havalara girmezler, hep alçak gönüllüdürler. Özveriyle işlerini yaparlar. Kimseye muhtaç olmak istemezler ve sizi de muhtaç etmezler. Bunlardan biri de benim bacanağım Şükrü.

İşte Şükrülerden biride biz Acilcileriz. Acilin tarihsel gelişimine baktığımızda bizler de  'Şükrü gibi ne iş olsa yaparım' çalışanlara benziyoruz. Acilde ne iş olsa yapıyoruz. 

Kardiyo-pulmoner resussitasyon çok iyi yaptığımız gibi bu konuda eğitim verir hale geldik. 1937 yılında yayımlanan 'RADYOLOJİ, RADİYOM VE ELEKTRİKLE TEDAVİ VE DİĞER FİZYOTERAPİ MÜESSELERİ HAKKINDA KANUN' gereği radyoloji uzmanlarının gece çalışmamaları, acil de ultrason ihtiyacı doğunca yaşanan sıkıntılar, FAST öğrenen, Ultrason kursları alan Acil Tıp Uzmanları sayesinde azaldı. FAST'in yanına EKO eklendi. Yoğun bakımlarda yer olmaması, hastaların sevklerindeki sorunlar Yoğun Bakım eğitimini ve acil servislerin içine 'yoğun bakım' açılması gerekliliğini doğurdu. Santral venöz kateter, Diyaliz kateteteri sıradan bir girişim haline geldi. Toraks tüpü takmayan, eklem çıkığı redüksiyonu yapmayan Acil Tıp Uzmanı kalmadı.

Tabi bu işleri zorda kalınca yapıyor ve yapmaktayız. Asla bir başkasının emeğini, işini, hakkını elinden almak amacında değiliz. Ortopedi gelemiyorsa redüksiyonu yaparız, Göğüs cerrahi yoksa Toraks tüpünü...

Şimdi sıra bronkoskopi ve ardından endoskopi, rektoskopi....

Ne iş olsa yaparım... Temizlik yaparım, foley sonda takarım, hasta taşırım, eko yaparım, toraks tüpü takarım... Ama bunları hastamın sağlığı için yaparım. Amacım ne kahraman olmak ne de maddi karşılık almak. Hiç kimsenin işini elinden almak amacında da değilim asla...

Bu sistem böyle gittikçe, biz ne iş olsa yapacağız. Ama bunu Şükrü gibi bir teşekküre yapacağız. Biliyorum birçok mahlûkat (ben acilde şiddet gösterenlere, acil çalışanlarına karşı anlayışsız yöneticilere insan diyemiyorum); bizim kıymetimizi, özverimizi anlamıyor. Bu ‘mahlûkat’ların anlamaması hiç önemli değil. İnsanlar anlıyor ya, hastalarımız anlıyor ya, Allah biliyor ya o bize yeter.

Eeee… Ne demişler;

Hastan için ‘ne iş olsa’ yap, denize at,

Balık bilmez ise Halik bilir….

Bu makale 6738 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

YAZARLAR


AYIN MAKALESİ