13.03.2013
MUSTAFA…
Küçük bir adam vardı bir zamanlar
Gönlü kocaman, sevgi dolu ve çalışkan
Hızlı hızlı hareket eder
İnsanları karşılıksız sever
Aynı zamanda yardımsever
Bir gün bir rüzgar esti,aldı götürdü
İnanamadık gidişine,bekledik biz günlerce
Yalvardık Allah'a, rüzgar geri getirsin diye
Gözümüzde yaş, elimizde tesbih vardı
Bir anda ölüm bizi candan yaraladı
Bizce erken, Allah için tam zamanıydı
MUSTAFA....
Aylar önce bir fidan toprağa verdik. Cansuyu niyetine gözyaşlarımızı akıttık köküne. Canımızdı, dostumuzdu, kimimiz için abi, kimimiz için kardeşti. Kabullenemedik, inanamadık. Herşey sanki bir oyun gibiydi. Sanki şaka yapıyordu Mustafa. Günlerce müdahaleye her girişimizde onu göreceğimizi zannettik. Sanki izindeydi ve bir gün dönecek ümidiyle bekledik...
Hayır ne Azrail'in onu arayıp soracağı yaştaydı ne de o ölümü düşünecek çağdaydı. Halbuki Azrail hep yanımızdaydı. O hayat kurtaran, zamanla yarışan, çalışkan ve Allah'ın izniyle ölümün elinden canlar alandı. Ama biz onu Azrail'in elinden alamadık. Pamuk ipliği kopmuştu bir kere.... Bu yazgıydı, kaderdi, bizim için acıydı, ayrılıştı ama onun için ebediyete kavuşmaydı.
Hiç karşılık beklemeden sürekli veren, her zaman ne koşulda olursa olsun herkesin yardımına koşan, sıcaklığını, içtenliğini, dürüstlüğünü kimseden esirgemeyen bir karakterdeydi. Örnek alınacak bir insan, muhteşem bir doktordu.
'Herkes ne zaman ölür/Elbet gülünün solduğu akşam....' İyi ama onun gülü daha solmamıştı ki....
YÜREĞİMİZİN DİNDİRİLEMEYECEK SIZISINA....
KARDEŞLERİN…