Söylesem inanmazsınız.
Yıllar önce askerlik görevimi yerine getirmek üzere Konya’ya gitmiştim.
Uyanık bir er olarak birliğe en son katılıp son dakikada koğuşa girmiştim. Benim gibi doktor olan arkadaşlarla tanıştığım o ilk akşamı hiç unutmuyorum, anısı hala sıcak hafızamda.
-‘Merhaba Doktor Murat ben’ dedikten sonra tek tek tanıştık silah arkadaşlarımla.
Sonra hepsinin tek tek uzmanlıklarını sordum. Kimi kadın doğumcu, kimi dahiliyeciydi.
Buraya kadar her şey normaldi Ta ki içlerinden biri ‘Ben de Acil Tıp Uzmanıyım’ değinceye kadar. Kaçar mı benden kahkahayı bastım hemen.
-‘Ha di yaa. Ben de uzun zamandır acilde çalışıyorum Acil Profesörüyüm aslında ama akademik tiltimi kullanmam böyle yerlerde…’
-‘Dostum, öyle değil. Ben, TUS’a girdim Acil Tıp uzmanlığını kazandıktan sonra beş yıl asistanlık yaptım. Şimdi de Acil Tıp Uzmanıyım...’
- ‘Başının derdi neydi? Bir de acil için beş yıl asistanlık ha ha ha bari seni askerde çürüğe ayırsalardı niye gönderdiler ki buraya…’ Dedim alay ederek.
Değerli dostum Doktor Hüseyin Bey bunları dinlerken hep tebessüm etti. Alaycı konuşmalarım devam ederken bile hiç sözümü kesmedi. Sonra bir acil uzmanı kimdir ne yapar tek tek anlatı hepimize askerlik boyu. İşini gerçekten çok sevdi hep. Şimdi iyi bir akademisyen, hak ettiği gibi.
. . .
Ve yıllar sonra…
Mecburi hizmet yükümlülüğüm gereği gittiğim küçük bir Güneydoğu şehrinde otelin resepsiyon görevlisi sordu;
-‘Doktordunuz değil mi abi? Uzman mısınız?’
-‘Evet, Acil Tıp Uzmanıyım ben. Acil servis uzmanı yani..’
-‘Biliyorum abi acil uzmanlarını, niye o bölü mü seçtiniz ki çok zor sizin işiniz?’
Vay be nereden nereye.
Bundan yıllar önce bir doktor olarak ilk acil uzmanını askerde görüp inanmamak nere…Küçük bir Anadolu şehrinde bir resepsiyon görevlisinin mesleğimin ne kadar zor olduğunu bilecek kadar bilmesi nere…
Bu işte emeği geçenlere teşekkürler….