Sıcak, çok ama çok sıcak bizim buralar.
Birde üstüne hastanenin havalandırma sistem bozuk.
Bildiğiniz gibi değil.
Üstelik gece yarısından sonra hasta sayımız inanılmaz arttı.
Konsültan doktorlarımız da yeni başladı. Kıdemli nöbetlerine alışmaya çalışıyorlar. Tanı koymak sorun, ikna etmek sorun. Hasta yatırmak sorun. Hasılı kelam göğüs göğüse çarpışma aşamasındayız.
Saat 06:15 Genel Cerrahi nöbetçisi arıyor.
-Hastayı ameliyathaneye yollayın. Hasta akut apandisit hemen ameliyata alacağız.
-Hadi ya! Demek akut apandisit ha! Şimdi bunu sen tek başına mı düşündün? Uyudun da rüyanda mı gördün. A be kardeşim hasta 00:30 ’da geldi geldiğinden beri size yalvarıyoruz bu vakayı alın diye.
İçimizden geçse de öyle demiyoruz tabi.
Tartışmanın anlamı yok, gerekte yok. Nede olsa arkadaşlarımız ve herkesin koşulları farklı.
Teşekkür ediyorum. Hemen yollamak üzere anlaşıyoruz.
-Kasım bey, Kasım beeey. Ameliyathaneye hasta çıkacak.
-Hangisi diyor. Öfkeli bir sesle. Belli ki kızgın bana, sabaha kadar hiç durmadılar gerçekten. Ama ne yapsaydım, gelmiş hastayı eve götürecek halimiz yok. Çok kötü bakıyor bana göz temasından kaçınıyorum.
-Boks 6, genç, bayan hasta
-Tamam diyor ama? ses tonu nedense ürkütücü geldi bana Kasım beyin.
Bizim buralarda sıcak berbattır ve sıcakta insanın ne yapacağı belli olmaz.
Saat 06:30 oh nede yorulmuşum.
-Ben bi yarım saat dinleneceğim diyorum, nöbet arkadaşıma bir şey olursa seslen odadayım.
Odamız serin ve karanlık birde şu sivrisinekler olmasa. Yine de ayaklarımı uzatabilmek güzel diyorum kedi kendime.
Birazdan odanın kapısı açılıyor iri cüssesi ile bizim Kasım beyin gölgesini görüyorum hayal meyal.
O da ne? Ameliyat çıkacak hasta bu. Ve sedye yerine inşaatta kullanılan el arabasıyla taşıyor hastayı yüzünde de sardonik bir gülüş.
-Kasım bey ne yapıyorsun diyorum ama sesim çıkmıyor. Bağırmaya çalışıyorum hayır hiç sesim duyulmuyor.
Ve Kasım Bey bütün hıncıyla hastayı kum boşaltır gibi yatağıma bırakıyor.
Bir de ne olsun Behçet Hocam o saatte vizite gelmiş ve odaya giriyor.
İnanamıyorum bağırmak istiyorum. İnanmıyorum, inanamıyorum, ölmek istiyorum.
-Bu bir komplodur, bu bir komplodur. Bağırıyorum haykırıyorum sesim duyulmuyor.
Tam bu sırada;
-Abi hastanın sonuçları çıktı diyor bizim intern kolumdan sarsarak.
-Kasım bey nerde diyorum, biraz da ürkerek.
Hastayı ameliyata çıkardı abi diyor.
Kendimden emin derin bir nefes alıyorum.
Dalmışım diyorum saat kaç oldu?
On dakika olmuş daha, olsun; kendimi oldukça dinç hissediyorum. Kanepeye yüzümü dönmeye bile niyetim yok.
Havada çok sıcak.
Ve sıcakta bizim bura insanın halet-i ruhiyesi çok değişiyor.
Dr. M. Murat Oktay