Polat Alemdar Bizim Acilde



Uzm.Dr. M. Murat OKTAY
[email protected]

Geçen gece nöbette Polat Alemdar geldi bizim acile.

İnanmadınız değil mi?

Zaten ne yazsam, hep abartı sanıyorlar.

Ama gerçek.

Kimileri inanmak istemese de!

***

Efendim saat 02.30 civarı bir el amputasyonu geldi. Tahmin edeceğiniz gibi iş kazası. Hasta genç, gariban bir işçi. Sağ elini makineye kaptırmış birkaç parmak totale yakın ampute .

İlk müdahalesini yaptık. Plastik Cerrahı bekliyoruz.

Ben hasta yakınlarına en az bir iki parmağın kaybedilebileceğini söyleyerek, onları psikolojik açıdan hazırlamaya çalışıyorum.

Yoksa olay çıkıyor, her zaman olduğu gibi.

Bir yandan da içim acıyor.

Genç bir adam ve ekmeğini ancak emeğiyle kazanabilirken birden geleceği kararıyor.

Boğazım düğümleniyor. Her seferinde böyle oluyorum. Alışamadım hiç.

Derken Plastik Cerrahiden Dr. Saffet Bey geliyor. Tüm yorgunluğuna rağmen, iyi niyetli, sıcak bakışları kibar kişiliğine yakışıyor ve her zaman olduğu gibi hep güven verici.

Ama ne çare?

Bizim Saffet tüm şartlarını zorlayıp yatış öneriyor olsa da hastanın mahalleden iki arkadaşı bir türlü laftan anlamıyor.

-     Yani şimdi bu parmak yapışmaz mı?

-     Biz zaten yapıştırmıyoruz ameliyatla dikiyoruz ama tutmaz bu parmak mümkün değil. Tamamen parçalanmış.

-     Peki biz bir parmak kesip getirsek sen onu diksen

      Tüylerim diken diken, Saffete bakıyorum.

      O hala karşısındakilere laf anlatmaya çalışıyor.

-     Olur mu canım öyle şey; parmak bu, hem nerden bulup getireceksin?

-     Nerden bulursak buluruz, çıkar kapıya uyan birininkini kesip getiririz, sen işine bak. Dik dedim şu parmağı, kafamı da bozma işini yap doktor.

      Birden kan beynime sıçrıyor. Yaratana sığınıp iki tane diyorum içimden…

      Daha bu sabah Perşembe toplantısında konuştuk. 

      Her zaman ki gibi tüm inceliği ile kibarca uyardı hocamız.

      Mahçup olmak istemiyorum onlara.

      -Kimseyle tartışma, profesyonelce davran, duygusal olma; diyorum kendi kendime.

Saffeti de yalnız bırakmak olmaz!

Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak araya giriyorum.

-Beyefendi lütfen sakin olurmusunuz? Diyorum, zorlanarak.

Bağırıp çağırmaya devam ediyor sesini daha da yükselterek, tehditler savurup küfürler ediyor bir yandan.

Güvenlik, polis falan koşup geliyor.

Yine de tüm sükûnetimi korumaya çalışıyorum.

-Beyefendiyi dışarı alırmısınız, biraz temiz hava alsın. Olaydan çok etkilendi, diyorum. Yinede ona haklılık payı bırakarak.

Birden bana yöneliyor tüm öfkesi.

-Seninle bizzat ben ilgileneceğim, göreceksin, diyor bana. İşaret parmağını göğsüme yaslayıp.

-Siz kimsiniz beyefendi?

-Ben Polat Alemdar, bittin artık sen…

***

Ertesi gün eşimi geçici olarak görevlendirildiği ilçeye götürürken yolda anlatıyorum olan biteni. Kendimle de gururlanıyorum kavga etmedim, bak artık ben de değişiyorum diyorum eşime.

Her zaman ki gibi sen değişmezsin sende deli çeker bir hal var diyor gülerek.

Olsun motivasyonumu kıramaz diyorum kendi kendime kadın milleti değil mi? İnsanı takdir etmezler hiç.

Tam o sırada kocaman bir taşın arabanın camına çarpmasıyla kendime geliyorum.

Köyün delisi zafer çığlıkları atarak havaya zıplıyor.

 Sanki düşman uçağını düşürmüş!

-Ulu Tanrım koskoca Barak ovasında benden başka araba, bu deliden başka adam olmasın, o da bizim arabayı taşlasın.

Bunu da sineye çektim de…

Eşimin kıs, kıs gülmesine sebebiyet vermek hoş olmadı.

Bu makale 7061 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

YAZARLAR


AYIN MAKALESİ