Nöbet Bilmecesi



Prof. Dr. Başar CANDER
[email protected]

 “Nasıl bir sağlık sistemi?” diye sormak geliyor insanın içinden.

 

Onlarca yıllık geleneği olan bu sistemde yüzlerce acil serviste, yılda milyonlarca hastaya bakım verilen birimlerde halen  “Kim nasıl nöbet tutacak?” sorusu önümüzde duruyor. 

 

Gerçek kritik hastalar için adeta bir can pazarı olan yerler bu acil servisler. Burada en iyi sağlık hizmetinin verilmesi gerekmiyor mu? Buralar sağlık hizmetinde bir kat daha önemli birimler değil mi? Burada verilecek hizmetin şeklinde bir sorun varsa tüm yetkililer bir an önce buna odaklanıp sorunu çözünceye kadar uğraşmaları gerekmiyor mu?

 

Bir ülkede ne kadar reform yapılırsa yapılsın, acil sağlık hizmetlerini iyileştirmeden hizmette kaliteyi sağlayamazsınız. Bu aynı zamanda, gelişmiş sağlık hizmetinde en önemli kalite göstergelerindendir. Üstü örtülecek, ayaküstü kararlarla, genelgelerle düzeltilecek bir durum değil ki. Sanki durumun vahameti hiç anlaşılmıyor gibi. Oysa her nöbette acilde yanlış uygulamaların bedeli sevdiklerimizin kaybı değil mi?

 

Şu an nasıl bir uygulama var?

Hastane öncesiyle başlayalım. Kimler görev alıyor kritik vakaların müdahale ve transportunda? Yeni mezun olmuş hekimler?..

 

Peki, bu hekimler nasıl bir eğitimden sonra 112 sisteminde görev alıyor?

Bazı üniversitelerde bir ay, bazılarında iki ay acil intörn stajı var. Acil tıp 20 yıldır ayrı bir ana bilim dalı olduğu halde birçok tıp fakültesinde acil tıp stajı yok (intörnlük dışında) ya da çok kısa bir süre var. Tıp öğrencileri daha fazla süre istiyor, ancak yönetimler böyle bir düzenleme yapmıyor. Örneğin; kadın-doğum stajı bir ay iken, acil tıp stajı sadece bir hafta. Sonra bu çiçeği burnunda doktorlarımızı acil vakaların yönetiminde zorunlu olarak görevlendiriyoruz.

 

Tıp fakültelerinde acil tıp eğitimi çok yetersiz, ama kimse düzeltmek için kıpırdamıyor.

 

Hastane acil servislerinde kimler görev yapıyor peki?

Çoğunlukla yine bu genç hekimlerimiz. Her platformda bu eğitim süresi yetersiz dediğimiz halde kimse bizi dinlemiyor. Bu arkadaşlar biraz acilde deneyim kazanıyor, sonra ya aile hekimliğine geçiyor ya da uzmanlık eğitimine başlıyor, yerine yine deneyimsiz yeni bir doktor başlıyor. Süreç bu şekilde devam ediyor.

 

2009 tebliğinden sonra acil servislerde bazı branşlardan doktorlara görev verilmesi gündeme geldi. Peki, bu iyi bir çözüm mü?

 

Acil serviste hizmet vermesi planlanan uzman doktorların da acil eğitimine ihtiyacı yok mu? En azından uzmanlık eğitimi süresince acil tıp rotasyonu yapılmasına ve acil vakalara yönelik bir bilgi zindeliğine ihtiyaç yok mu?

 

TUKMOS çalışmaları yapılıyor bugünlerde.

Dilimizde tüy bitti anlatmaktan ve talep etmekten. Acil servislerde çalışması düşünülen uzmanların acil tıp eğitimine ve rotasyonuna gerek yok mu? Ama dört beş branş -ki bunlar da psikiyatri, spor hekimliği, KBB gibi branşlar- dışında acil rotasyonu talep eden, programa koyan yok.

Bir ara, uzman doktorların da katıldığı bir toplantıda acil vakalar ve ölümcül ritimler hakkında bir ders vermiştim. Dersin sonunda ortopedi uzmanı bir arkadaşım, “Başar seni dinlemek için geldim, ama bu ritimler, bu anlattıkların bize öyle yabancı ki, geçmişte bir ara tıp fakültesinde görmüştük, sonra hiç duymadığımız bir konu oldu.” demişti.

 

Aslına bakarsanız, gerçek acil durumlar için, kritik hastalıklar için mutlaka eğitimin devamlılığını sağlamamız gerekiyor, tabii her türlü acil tıp eğitimi şeklinde değil. Ancak şoktaki hastaya, ventriküler ritim bozukluğuna, hemodinamik unstabil hastaya yaklaşım konusunda uzman hekimlerimizin de, pratisyen hekimlerimizin de daha donanımlı olması gerekiyor. Fakat böyle bir eğitim söz konusu edilmezken bu uzmanları ve pratisyen hekimlerimizi acilde görevlendirerek hizmet vermeyi planlamak çok gerçekçi bir çözüm değil.

 

Yurt dışı örneklere baktığımızda, özellikle gelişmiş ülkelerde acil tıp eğitimine çok daha fazla önem veriliyor. Belli bir dalda uzmanlık yapmadan önce acil nöbeti tutma yeterliliği aranıyor. Bunun için de önce acil tıp kliniklerinde çalışıyor ve eğitim görüyorlar, sonra uzmanlık eğitimlerine devam ediyorlar.

 

Eğitim açısından acil konularında yeterli eğitimi almayan kişilere “Acil serviste çalışacaksın.” demek çözüm olmuyor. Bunun sağlanması belki “üç çocuk politikası”ndan daha fazla nüfusa katkı sunar.

 

Hep eleştiriyoruz da bir çözüm önerimiz yok mu?

Var tabii ki. Hizmeti en iyi şekilde sağlayacak kısa ve uzun vade de çalışma düzenlerini oluşturabiliriz.

 

Tabii bize soran olursa!..      

 

Bu yazı 17 Haziran 2013 Tarihinde Medimagazinde yayımlanmıştır.    

Bu makale 8942 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
Acil Tıp ve Yan Dalları 09.05.2016
Mustafa Koç'un ardından 23.02.2016
“Yalancı Profesör” 26.01.2016
Değişmez mi? 04.01.2016
Yeniden İlk Aşk 17.11.2015
Seçim Sonuçlarında Roller 16.06.2015
Zübük 06.04.2015
Acil TV 09.03.2015
Sosyal Facia 09.02.2015
Ne Zaman İstifa? 12.01.2015
Güven Bana 15.12.2014
Nerede Yanlış Yapıyoruz? 01.12.2014
Bakış Açısı 22.09.2014
Taşlar Oturmuyor 01.07.2014
Yılan Hikayesi 02.06.2014
Liderlik... 26.03.2014
Binalar Tamam da… 24.02.2014
Koltuk Belası 29.01.2014
Olacağı Belliydi 31.12.2013
Ahlaklı Nesil 03.12.2013
Kim Olmak İster? 04.11.2013
Acil Tıp ve SGK 11.04.2013
Şeffaflık ve Kayıtlar 26.03.2013
Şeytan Taşlamak 25.03.2013
Acil Servis Yükü ve Kritik hastalar 01.03.2013
İade-i İtibar 04.02.2013
On Yıl Geçmiş 09.01.2013
Yeter! Bizi Rahat Bırakın! 04.12.2012
Esaretin Bedeli 05.11.2012
Asistan Arkadaşımızın Vefatı 08.10.2012
Avrupalı Acilciler Türkiye'de 03.09.2012
Şiddet ve Sezaryen 04.06.2012
Üniversitede Seçim mi, Skandal mı? 07.05.2012
Kaht-ı Rical 02.04.2012
Paramparça 06.03.2012
Başhekim mi, Holding Yöneticisi mi? 09.01.2012
Platini Haklı mıydı? 05.12.2011
Bu Ne Şiddet! 15.11.2011
Nerdeyiz? 26.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ