İdeolojilerden uzak bir yazı bu
Balkonda sigara içen bir genç… Gazetecilerle röportaj yapmıştı… Ülkede kan gövdeyi götürüyordu… Daha devrimden bir yıl geçmişti… Arap Baharı vs... Demokrasi adımları atılmıştı Mısır’da. Yönetimde seçilmiş cumhurbaşkanı… Fakat ne olduysa bu demokrasi denen şey bazılarının hoşuna gitmemişti… Özgürlüğün ve baharın sembolü olan Tahrir Meydanı bazı gösterilere sahne olmuş ve sosyal medya operasyonuyla her şey değişmişti. Malum olaylar sonunda seçilmiş başkan devrilmiş ve ordu bildiğimiz kanlı darbeyi yapmıştı. Öyle ki bunu protesto eden kendi dindaşlarını, sabah namazında ibadet ederken sivil, silahsız demeden ateş açılarak öldüren bu zihniyet nedense demokrasi âşığı Batı’yı hiç rahatsız etmemişti. Bu olayları sosyal medyada başlatan sözüm ona şahsiyet ise öldürülen masum insanların kanlarını düşünmeden büyük bir iş başarmış gibi röportaj veriyor, sonra balkonda sigarasını içiyordu…
Geçen hafta, çalıştığım hastanede evsiz bir hasta acil servise başvurmuştu. Hasta kimsesizdi, ayağında yara vardı, ilerlemiş ve nekrotik bir yaraya dönüşmüştü. Bu vakaların ne kadar zor olduğunu çoğumuz biliriz. Genelde ekstremite ampütasyona gider, ancak operasyon için bazı hazırlıklar art arda yapılır ve operasyon zamanı ayarlanırdı. Hasta için gerekli işlemler ilk andan itibaren acil servis çalışanları tarafından yapılmış, hasta yakını olmadığından da acil çalışanları hastayla bizzat ilgilenmek zorunda kalmıştı. Tetkikler, radyolojik incelemeler, ilgili tüm branşların konsültasyonları tek tek yapılmıştı. İlgili branş konsültanı ampütasyon durumu için MR anjiyo çekilmesini istedi. Ancak, hastanemizde o anda bu tetkik yapılamadığı için başka hastanede yapılması gerekiyordu. İnisiyatifi alan acil tıp uzmanı sosyal ilişkilerini kullanarak başka bir hastanede MR anjiyo çekilmesini sağladı. Tabii hastanın ambulansla gitmesi, gelmesi gibi birçok konunun da bununla birlikte ayarlanması gerekiyordu. Tüm bunlar yapıldı. Amputasyon kararı multidisipliner olarak alındı. Bilinci yerinde olan hastaya durum anlatıldı, ancak hasta, ampütasyonu ve ilgili tedavileri kabul etmedi. Bu süreçte bakımı hastane acil servisinde yapılan hasta ara ara dışarı çıkıyor ve sigara içip geliyordu. Böyle hastalarla hepimiz karşılaşmışızdır.
Bu hasta için sosyal hizmetler dâhil aklınıza gelen her girişim yapılmıştı. Günlük viziti yaptıktan sonra hastanın sandalyede otururken bir şahıs tarafından görüntülendiğini fark ettim. Kim olduğunu sordum. “Hastanın yakını mısınız?” dedim. Gazeteci olduğunu söyledi.”Neden çekim yapıyorsunuz? İzin aldınız mı?” sorularına tahmin ettiğiniz ters cevapları verdi. Gerekli bilgileri aldı vs.
Akşam “facebook”ta fotoğraf paylaşılmış, hastanın hiçbir şey yapılmadan ölüme terk edildiği, bir haftadır acımasızca acilde bekletildiği dramatik bir dille anlatılmış ve sözde bu hastaya yardım olması için gündem oluşturulmuş, kısa sürede 3 binden fazla kişi fotoğrafı paylaşmış ve o güne kadar hasta için her türlü çabayı gösteren fedakâr acil çalışanlarımız vicdansızlık, insanlıktan nasibini almamış kişiler vs. gibi türlü hakaretlerle insafsız bir lince tabi tutulmuştu.
Bunları incelerken sosyal faciayı yakından müşahade ettim. Bir fotoğraf üzerinden yalan, iftira dolu bir haber insafsızca yapılıyor ve çalışanlar inanılmaz bir linç kampanyasıyla aşağılanıyordu. Ve bunlar zavallı kişiler tarafından hastaya yardım adı altında yapılıyordu. Hiç düşünmeden hiç araştırmadan ne kadar kolaymış böyle yargısız infaz…
Yoksa bunun altında büyük bir nefret mi yatıyordu Mısır’daki gibi?..