Acil tıp uzmanlığı 17. yılında. Bu süre içinde sağlık politikalarında büyük değişimler oldu. Sadece sağlık politikalarında mı? Sosyo-kültürel ekonomik değerlerin hepsinde ciddi bir değişim yaşandı. Bundan 15 yıl öncesinde 112 acil diye bir kavram yoktu. Hastalar nasıl acil servise geliyordu? Şimdi ülkemizde helikopter ve uçak ambulanslar mevcut. Halkın beklentileri de değişti. Acil tıp bu zaman yolculuğunda nasıl bir süreç yaşadı? Nasıl bir durumdayız? Beklentiler karşılandı mı? Süreç içinde hedeflediğimiz uzman sayısına, ideal acil servis standartlarına kavuşmuş değiliz. En çok tercih edilen dallar arasına giremedik. % 50 civarında kadrolar doluyor, TUS sınavında, üstelik yine düşük puanlarla. Ancak şu var ki Acil Tıp kabul görmüş bir branş. En çok ihtiyaç duyulan alanlardan biri. Hastane yöneticileri ve siyasi temsilciler de en çok Acil Tıp uzmanı istiyor.Sağlık Bakanlığı en çok kadroyu acil tıp için ihdas ediyor.Acil tıp kadroları YÖK’te hemen hemen kesintisiz kabul ediliyor. Acil servisler için acil tıp uzmanının önemi anlaşılmış durumda.
Performans ve tamgün yasası çok tartışıldı. İdeal olmaktan uzak olduğu gibi ayrıca bir çok hatalı uygulama da mevcut. Ancak en çok acil tıp için yararlı olduğunu görmek lazım. Tabii itirazları duyar gibiyim. Oysa olaya çok boyutlu bakmak gerekiyor. 12 yıl önce sağlık bakanlığında ilk görev alan acil tıp uzmanıydım. O zaman performans yoktu. Sadece döner sermaye alınabiliyordu. O şartlarda 4 yıldan fazla çalıştım. Diğer meslektaşlarımızın çoğu muayenehaneye gidiyordu. Aramızda gelir uçurumu vardı. O dönemde şartları zorlayarak en sonunda ben de muayenehane açtım. Ama nasıl işletebilirdim ki? O 4 yılı yaşayan biri olarak performans sisteminin avantajlarını görebiliyorum. Tam gün yasası da bu bağlamda acil tıbbı en azından diğer branşlarla eşit koşullara getiriyor. Hatta birçok hastanede acil tıp uzmanları en yüksek puanları alabiliyor. Ekonomik koşulların iyi gitmesi umarım bizi gelecekte farklı yerlere taşıyacaktır.
Acil tıp tanımını ve ne iş yapıyorsunuz kısmını önemli ölçüde aşıyoruz. Gelişme döneminde olduğumuzu düşünüyorum. Sonrası yükselme devri olmalı. Ancak camiamızda ciddi sorunlarla boğuştuğumuzun farkındayım. Her gün karşımıza gelen yeni sorunları çözmekten farklı gelişim süreçleri planlamaya vakit kalmıyor. Hala yeni bir branş olmamızın sonuçları. Bu sorunlar dışında farklı sorunlar da içimizden kaynaklanmakta. Aynı düşünce ve hedefleri olan bir birlik haline gelemiyoruz. Maalesef camianın önderi konumunda olması gerekenler bu pozisyonlarına uygun davranmaktan uzak görünüyorlar. Kişisel ihtiras ve hırslar camiamızda hiç ilgisi olmayan aktivasyonlara neden oluyor. Yetmiyormuş gibi önderlik yapması gereken kişiler ufku geniş düşünceler yerine küçük kişisel çıkarlarını önceleyerek bu süreçlere destek vermekte İlk kurulan branşta takdir edersiniz ki çok seçicilik olmadan akademik kadrolar oluştu. Bu da doğal kurallara uygun olarak kaliteyi getirmedi. Umudum sonraki süreçte seçiciliğin daha fazla devreye girmesi ve hak etmeyen kişilerin seleksiyonu. Daha açık yazarak incitmek istemiyorum ancak özellikle sonradan gelenlerin hangi davranışın neden yapıldığını, kişilerin kendi menfaatlerini mi yoksa camiayı mı öne aldığını sorgulamaları ve buna göre tavır almaları gerekiyor. Kendi ihtirasları yüzünden camiaya zarar verenlere prim vermemeleri gerekiyor. Bu konuda ben de kendimi sorguluyorum ve bir şeyi yaparken hangi amacı öncelediğimi irdeliyorum. Camianın çok daha fazla hızlı mesafe kat etmemesinde bu faktörlerin etkili olduğu açık. O halde herkes bu yakınım bu benden görüşünü bir tarafa bırakarak camia için faydalı olanları tercih yoluna gitmelidir. Ancak her durumda zamanın ve geleceğin acil tıptan yana olacağını düşünüyorum. O halde herkes acil tıp tarihinde nerede yer aldığını sorgulayarak pozisyon almalıdır
Doç.Dr. Başar CANDER