Hepiniz bu acı ve çok üzücü olayı duymuşsunuzdur. İnsan bahsetmek bile istemiyor. Ama hayırla yâd etmek bir borcumuz olmalı diye düşünüyorum. Daha önce de asistan arkadaşlarımızdan vefat edenler oldu; trafik kazası, hastalık, intoksikasyon vs. nedenlerden dolayı. Ama bu bize daha ağır geldi. Çünkü çalışma sırasında hizmet verirken, verdiği hizmet dolayısıyla oluşan bir ölüm sebebi. Yani göreviyle ilgili bir neden. Bu yüzden üzerinde daha çok düşünmemiz gerekli.
Çevresinde sevilen, sayılan, görevini istek ve arzuyla fedakârca yapan genç bir arkadaşımızdı. Derneğimizin Acil Tıp Asistan Meclisi yönetim kurulunda çalışıyordu. Bu göreve en yüksek oyla seçilmişti. İleriye yönelik beklentilerimiz yüksekti. Böyle bir değeri genç yaşta kaybetmek gerçekten çok zor. Ölümün çaresi yok. Kadere iman da dinimizin gereği. Ancak bu, sebepleri, tedbirleri, ihmalleri sorgulamamızı engellemez. Yıllardır acilin giderek zorlaşan çalışma şartlarından şikâyet ediyoruz. Çalışanlar için alınan tedbirlerin yetersizliğinden de. Biliyorsunuz, sürekli şiddete uğrayan bir grup oldu acil çalışanları. Bunun dışında acil servislerin iş yoğunluğu, çalışma şartlarının ağırlığı da hastaya müdahale ederken optimal şartlarda müdahale edilmesini engelliyor. Özellikle kanla bulaşan hastalıklarda büyük risk altındayız. Kaçımız hasta kanıyla temas etmedi? Kan revan içinde gelen hastalara müdahale ederken kendimizi korumak için ne kadar tedbir alabiliyoruz? Bu eğitimle ilgili olduğu kadar, imkânlarla da ilgili. Yaz aylarında ABD’de kritik bakımla ilgili bir hastanede gözlemci olarak bulundum. Hastalar ayrı odalardaydı. Vizitte eğer hasta başına gidilecekse mutlaka disposibl önlük, maske, bone ve gözlük giyerek içeri giriyordu bütün doktorlar. Acilde resüsitasyon hastası geldiğinde de, personel dâhil bütün ekip bunları giymeden müdahale etmiyordu. Biz bunu ülkemizde kaç yerde yapabiliyoruz? Bizim rutin işlem olarak yaptığımız santral kateterizasyon işinde bile ameliyata girer gibi hazırlanıyorlardı.
Hastadan kan alırken korumalı intraketler var, normalden biraz pahalı. Kaç hastane bunları alıyor ve personel zorunlu olarak bunları kullanıyor? Birçok idare pahalı diye bunları almak istemiyor. Aynı şey diğer malzemeler için de geçerli maalesef. İşin diğer yönü, 1000 hastanın başvurduğu acil servislerde buna ne kadar dikkat edebilirsiniz? Ben kendim için söyleyeyim, birden çok kez gözüme kan sıçradı. Koruyucu gözlük takmamıştım. Çok endişelendim tabii. Ama ağır bir travma hastasında bazen ihmal etmek zorunda kaldığım oluyor, diğer meslektaşlarım da aynı şekilde. Bu uygulamayı mutlaka yaygınlaştırmamız gerekli.
Asistanımızın ölüm haberi medyada yer aldı. Nasıl yer aldı, okudunuz mu?
“İğneyi hasta yerine kendine batıran doktor öldü.” Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl haber verme şeklidir? Bundan dahi reyting çıkarmaya çalışmak şerefsizlik değil midir?
Sevgili arkadaşımıza dua ediyor, rahmet diliyoruz.
Kalbimizde kahraman bir doktor olarak yaşayacak.
Bu yazı 01 Ekim 2012 tarihinde Medimagazin'de yayımlanmıştır.