Bir genel seçim daha geride kaldı. On üç yıllık iktidardan sonra ilk kez bir koalisyon gündemde hatta zorunluluk. Bunun tüm vatandaşlarımız için sonuçlarını göreceğiz. İstikrar ve başarının birbirine yakın terimler olduğunu düşünürsek zor günler bizi bekliyor olabilir. Umarım ülkemiz için hayırlı sonuçlara sebep olur.
On üç yıllık iktidarın temel taşlarından biri sağlık reformlarıydı. Dolayısıyla bu seçimlerde de sağlık reformlarının yeri ve uygulamaların etkisi mutlaka derin bir analize tabi tutulacaktır. Geçmiş dönem içinde yapılan yenilik ve iyileştirmeler uzun süre halkımızın teveccühüne mazhar olmuş ve iktidar açısından olumlu katkılar sunmuştur.
Son seçimlerde sağlık politikalarının katkısı nedir? Olumlu ve olumsuz yönleri mutlaka irdelenmelidir. Ancak, ilk yıllarda en azından halk açısından çok önemli olan değişiklikler son zamanlarda hız kaybetmiş, sağlık politikalarının temel argümanı bina yapmak olmuş ve şehir hastanelerine öncelik verilmiştir. Evet, bina iyileştirilmesi ve alan çalışmaları sağlık açısından çok önemlidir. Ancak ana temel, hizmet kalitesini artırmak için insan gücü planlaması, hizmet veren insanların da en az hizmet alanlar kadar mutlu olmasını sağlayacak iyileştirmeler üzerine olmalıydı. Bir türlü sıra bu iyileştirmelere gelmedi veya ana felsefe bu olmadı. Bu köşede birçok eleştirisel yazı yazdım. Aslında ben bu konuda hükümet çalışmalarını gönülden destekleyen bir kişi olmama rağmen ve yönetimdekilerle sağlam gönül bağım olmasına rağmen yaptığımız yapısal, iyi niyetli ve insaflı eleştiriler dahi birtakım kişiler tarafından farklı kullanıldı. Eleştiri görmeye tahammül edemeyen bir bürokrat kesim son zamanlarda bu eleştirileri aleyhte kullanma yolunu tercih ediyor. Oysa yapılan çok güzel reformlar olduğunu yeri geldiğinde şükran duygularıyla ifade ettik. Değişik bakış açılarından faydalanmak ve ortak akılla doğruyu bulmak yerine kişilere yönelik inceleme ve tavırlar en hafif deyimiyle adalet duygusunu zedelemektedir. Bu görüşler değerlendirilirken yapılması gereken şey iyi niyet olup olmadığının belirlenmesiydi. Çünkü birçok eleştiri sadece hamasi duygularla yapılmakta, iyi niyetten yoksun, fayda elde etmek yerine yönetimdekilere vurma niyeti taşımakta. İşte, yönetici konumunda olanlara düşen vazife, bunların iyi niyetli olanlarını ayırt edebilmek ve onları göz önünde bulundurmaktır.
Sağlık Bakanlığı ve politikaları yıllarca her seçimde iktidarın sürükleyici gücü olmuştu. Her hastaneye gidebilen her tedavisi yapılan, her yerden ilaç alabilen, yıllarca bu imkânlara hasret kalan halkımız bu politikalara büyük teveccüh göstermiş ve oy verirken bunları dikkate almıştı. Bu reformlar hizmeti üreten sağlık çalışanları için ekstra ciddi yükler getirmiş, örneğin; acil servislere başvuran hasta sayısı, kişilerin hastaneye başvuruları giderek artmıştır. Günde acil serviste 300-400 hasta bakan doktorlar… Performans sisteminin yanlış uygulamaları çalışanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturmuştur.
Buna bir de özellikle son dönemde eleştiriye açık olmayan, kendi şahsi duygularını işe karıştıran, bulunduğu koltukta oturacak ağırlığı olmayan kimi idareciler eklenince çalışan memnuniyetsizliği hastalara da yansımıştır. Atamalarda tüm teşkilatlarda rahatsızlık uyandıran şahsi tasarruflar, burada ismini zikretmeyeceğim birçok kişi tarafından malum olan kişi veya kişilerin egolarını tatmin aracı hâline getirilmiştir.
Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığının önceki seçimlerdeki büyük katkısı bu seçimde ne düzeydedir, sorusunun araştırılmasını âcizane olarak önermek isterim. Amacım hizmet üreten, gece gündüz çalışan ve gönül bağım olan bazı çok değerli bürokratları incitmek, onlara nankörlük etmek değildir. Sadece zarar verenlerin tespit edilmesi ve elimine edilmesi sağlanmalıdır. Yıllarca güzel hizmetler üretmiş insanlara böyle bir dönemde vurmak niyetinde değilim. Gelecek için dikkatli olunması ve aynı delikten iki defa sokulmaması için elimizden gelen katkıyı sunmak amacıyla yazdım.