Terör, işsizlik, yoksulluk, Rusya krizi vs. ülkemizin en önemli sorunları olarak öne çıkıyor. Bunların dışında belki çok öne çıkmayan, ancak tüm meselelerle bağlantısı olan bir sorunumuz var: Ahlak problemi!
Haberlerde takip ediyorsunuzdur. İnanılmaz dolandırıcılık yöntemlerinden tutun, toplumun her kesitinde değişik sorunlar sürekli karşımıza çıkıyor; yalan, iftira, dolandırıcılık, başka insanların hakkına saygı göstermeme, kıskançlık, çekememezlik, kin ve nefret gibi. Bir insanın kişiliğiyle ilgili karakter konusunda toplum olarak pek iyi durumda olduğumuz söylenemez. Hemen herkes iş yerinde bu tür sorunlarla karşılaşmakta veya sorunun bir parçası olmakta. Vicdanlara sığmayan birçok hareketin hemen her gün haberlerin önemli bir bölümünü kapsadığını görüyoruz. Aile içi şiddetten tutun, anne babasını öldüren evlada, çocuğunu öldüren anneye kadar hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği birçok sorunu yaşıyoruz. Bir iyileşme değil, aksine gün geçtikçe kötüleşme var. Bununla ilgili tedbir alınması için önce bu sorunun öneminin kavranması gerekiyor ama örneğin; kamuoyu araştırmalarında bu sorunun esamesi gündeme gelmiyor.
Bunları yazarken, aklıma, geçirdiğim bir trafik kazası geldi. Arabayı park etmiş, camiye gitmiştim. Bir gürültü geldi. Arabama arkadan çarpılmış ve çarpan kişi kaçmıştı. Daha sonra çarpan kişinin alkollü olduğunu öğrenmiştim. Üzgün bir şekilde ne yapacağımı düşünürken, görüşme yapmak için arabanın yanından ayrıldım. Orada bulunan üç dört kişiye kapının kapanmadığını, arabanın yanında kalmalarını söylemiştim. Geldiğimde arabanın teybini alıp gitmişlerdi. Arabasına çarpılan bir kişinin bir de eşyasını çalmak!..
Eminim, hepimiz buna benzer durumlarla karşılaşıyoruz. Bunlar ne ki! Tüyler ürperten cinayetleri sık sık haberlerde görüyoruz. Peki, bu güvensiz ortam, kötülüklerin yaygınlaştığı toplum nereye gidecek? Bu konuyla ilgili araştırmalar ne diyor? Bunu düzeltmek için neler yapılıyor? Gerçekten yeterince tedbir alıyor muyuz çalışkan, dürüst, iyiliksever, mert insanlar yetiştirmek için? Bunun için en önemli iki faktör, aile ve okulda eğitim. Bu faktörler birlikte insanlara öğretim sağlarken aynı zamanda eğitimle karakterleri iyileştirmek gerekiyor. Böyle bir eğitim metodumuz var mı? Yani, eğitimle iyi bireyler yetiştirmek hedefimiz var mı? Varsa sonuçlar nasıl?
Haber programlarını seyretmeyi uzun süredir terk ettim. Çünkü bilgi konusunda donanımlı gördüğüm aydın diye bilinen insanların nasıl kendilerini ve fikirlerini haklı çıkarmak için milyonlarca insanın önünde yalan söylediklerini, konuşurken hile yaptıklarını, iftiralar attıklarını, laf oyunları yaparak kitleleri kandırmak istediklerini gördükçe moralim bozuluyordu. Bilgi insanı eğitmiyor maalesef. Karakter farklı bir konu. Toplum olarak karakterli insanlara sahip olmamız en önemli zenginliğimiz olacak. Fakat bunu bugünkü eğitim metotlarıyla çözemediğimiz aşikâr.
Hayatımızın her anında ihtiyacımız olan karakterimizi ve kişiliğimizi belirleyen ahlak eğitimi bizim okullarımızda ne kadar önemli? Haftada bir saat, üstelik ahlaki yapısı belki de istenilen düzeyde olmayabilen eğitimcilerin verdiği derslerle ne kadar ahlaklı, iyi bireyler yetişebilir? Peki, böyle bir sorunumuz olduğu yetkililerin gündeminde mi?
Önce 4+4+4 yıl, sonra dört-altı yıl üniversite, dört yıl doktora-uzmanlık, doçentlik, sonra da profesörlük. En az 20 yıl her türlü bilgi donanımı için oku, bilimleri süz, içselleştir. Bu süreç içinde dersler ver, öğrenci yetiştir… Sonra insanların yüzüne bakarak yalan söyle, iftira at, hile yap, aldat, iyi olanı kıskan, kin ve nefret duygularının içinde devin. Bilgiyle eğitim olmuyorsa bu eğitimi nasıl sağlayacağız?
Acaba ahlak dersleri özelleştirilmeli mi?
Not: Bu yazı, öğretimin tek başına eğitim sağlamadığını vurgulamak için yazılmıştır. Ahlaklı, dürüst, saygın hocalarımızı ve insanlarımızı tenzih ediyorum.
Bu yazı 25.01.2016 tarihinde Medimagazinde yayımlanmıştır.