Adı Gezi parkı... Çevreci bir eylem...Ama tadı hiç de öyle değil...Hatta tadsız tuzsuz...Ortalıkta bir çok kalp (yani sahte) bilgi cirit atıyor...
İnsanlar hadlerini ve amaçlarını aşan açıklamalar yapıyorlar ya da hareketlerde bulunuyorlar...
Sanki herkesin bir isyan edesi vardı da bu da bahanesi oldu.
Camilere ayakkabılarla giriliyor. Bira şişeleri cami içinde yerlerde dolaşıyor. İbadethaneler ayaklar altında... İşyerlerine zarar veriliyor...Trafik ışıkları ve panolar kırılıyor...Polislere saldırılıyor...Sokaklarda sade vatandaşlara ahlaksızcasına hareketlerde bulunuluyor...
Cami kapısına pislemek hayra alamet değildir ona göre... Hayır bir bildiğimiz var. Atamızdan yadigar sözlerimiz var...
....
Benim yaşım çok değil ama 27 Mayıs'ı okudum. 12 Eylülü gördüm. 28 Şubat'ı yaşadım. Neler neler gördüm. Ancak bunları görmedim.
Beni asıl üzen ya da bana koyan ne biliyor musunuz?
Sanatçılar...
Her gün beyaz perdede ya da beyaz camda seyrettiğimiz; kendimizden bir şeyler bulduğumuz, içselleştirdiğimiz; müzikleri ile coştuğumuz, şiirleri ile ağladığımız; dizilerde kendimizi yaşadığımız, bizlerin ilgisi ve sevgisi ile iyi paralar kazanıp güzel hayatlar yaşayan sanatçı ve sanatkar dostlarımızdan bazıları...Bir anda sanki biyotransformasyonla birer çizgi film kahramanı oldular... Bardaktan boşanırcasına anasına, atasına, toprağına ve geleneğine küfrediyorlar... Hayır derdiniz ne anlamadım. Üzüm mü yemek... Bekçi mi dövmek...
Neredeeen nereye...
......
Bir konuyu daha merak ediyorum. Sormadan duramayacağım.
Bu protestolara katılanlar kim...ne yerler... Ne içerler...cep telefonu faturalarını kim öder... Akşam yemeği paraları nerden gelir...çamaşırlarını nerede yıkarlar... Otobüs biletlerini hangi para ile alırlar...
Hayır memur olsalar daireden izin alamazlar... Esnaf olsalar iş yerlerini kapatamazlar... Öğrenci olsalar devamsızlıktan kalırlar...Çırak olsalar ustaları kulaklarını çeker... Ev hanımı olsalar yemekleri ocakta kalır...
N'oluyor... Kim bunlar...
....
Ankaradayım. Kızılay'a gidiyorum. Ulustan taksiye bindim. Taksi şoförüne Kızılay nasıl diye sordum.
Akşamları çıkıyorlar . Reklam panolarını indiriyorlar. 3 arkadaşımızın ticari taksisi yandı. Ekmek tekneleri idi yazık oldu. Kimden alacaklar parayı. Yazık...
Kızılaydayım...Evet gerçekten etraf kırık dökük. Dolaşırken huzursuz oluyorum. Ben bunları hak etmiyorum...
Sayın ve pek kıymetli eylemci kardeşlerim..Kimsiniz siz? Bu memleket için ne ürettiniz. Hangi yaralı parmağa ne faydanız oldu... Ne kadar vergi veriyorsunuz.... Otobüste ya da metroda yaşlı, hamile ya da bir gaziye yer mi verdiniz? Hiç Yolda kalan bir aracı ittiniz mi? Yağmurda kalan birine şemsiye verdiniz mi? Ya da yalnız yaşayan komşu teyzeye ekmek Aldınız mı? Hastalanan komşunuzu gece acile götürdünüz mü...Acil kan bekleyen bir hastaya kan verdiniz mi...
Böyle olmaz... Yöntemleriniz eski... Bu sürümün terk edileli çok oldu... Kendinizi up-date edin. Yani güncelleyin...
Asrımız medeniyet asrı. Medenileri yenmek istiyorsanız ikna etmelisiniz... Zorbalıkla bir yere varamazsınız..
....
Çok değil kısa süre önce Dr. Ersin Arslan görevi başında şehit edildi. Dr. Melike Erdem baskılara dayanamadı intihar etti. Dr. Sinan Genç bir hasta yakını tarafından öldüresiye dövüldü. Daha daha daha... bir çoğu var... Hala sağlıkta şiddet algısı devam ediyor. Tüm bunlara Gıkını çıkarmayan 'BAZI' meslektaşlarım bugünlerde bülbül kesilmiş-ler...
ÇUVALDIZ
Kızılaydayım...saat 17.00 yi geçti. Herşey eskisi gibi ancak bir anda etraftaki resmi araç ve polis sayısı arttı. Bir anda tavırlar değişti. Baktım iş iş değil metroya indim. İndim ama hafif başım dönüyor. Gözlerim Yaşardı. Genzimde bir yanma mevcut. Etrafıma baktım herkes ağzını ve burnunu kapatmış.
Soru... Sizce bana neler oluyor...teşhisiniz nedir...
Bu makale 6864 kez görüntülenmiştir.
Yorumlar
Evet hocam benimde isyanım var….
Gezi parkında insanlar sessiz eylemdeyken sabaha karşı üzerine biber gazı ile müdahale edenlere, insanların demokratik haklarını isterken orantısız güç ile karşılaşmalarına ve insanların üzerinde oluşturulan korkulara….
Benim yaşım 33 hocam… 27 Mayıs'ı okudum. 12 Eylül sonrasının hissetim. 28 Şubat'ı gördüm. Ama hocam Gezi Parkı sürecini yaşadım… Yaşadım diyorum çünkü oradaydım…
Kimler katıldı diyorsunuz ya hocam onlardan biri benim…
Kendi emeğimle hak ettiğim maaşımdan aldığım sargı bezleri, spançlar, batik, talcid süspansiyon, ventolin, transkutan oksijen cihazı…vs gibi malzemelerle oradaydım. Ne zaman mı? Nöbet sonrası zamanımdan birkaç saat daha az uyuyarak …
Yaralıların tıbbi yardıma ihtiyacı varken oradaydım… Her ne kadar mesleğimi hastane dışında yapıyor olsamda…
Polisin sadece toplanıldı diye müdahalesinde de oradaydım… Ne oldu da şimdi müdahale ediyorsun dediğimde 5 gündür sizi eylediğimiz yeter cevabını aldığımda da oradaydım….
Provakatörlerin polisle çatışmasında da oradaydım, provakatörlere halkın tepkisin de de oradaydım..
Yaralılara kimmiş, neymiş, neciymiş demeden müdahale ederken oradaydım..
Ersin Arslan öldürüldüğünde bu vahşeti önleyecek, çözüm önerilerinin bulunulması için oradaydım..
Melike Erdem’i intihara sürükleyen nedenlerin ve bunun suçlularının bulunması için oradaydım…
Fakülteden sınıf arkadaşım Sinan’nın dövülmesinden sonra da oradaydım…
Herkese ücretsiz, eşit sağlık hizmeti gerekliliğini savunurken de oradaydım…
Hocam ben haksızlıkların olduğu, emeğin çalındığı, insanların zülme uğradığı her yerde oradaydım… Bazen bedenimle, bazen sesimle, bazen de ruhumla….
Bu zamanlarda ben hep eylemciydim…..
Hocam Kızılaydan geçerken her taraf kırık dökük. Kolej, kurtuluş savaş tan çıkmış gibi.. Hala metro istasyonlarında gaz kokusu… Bunların hepsini eylemciler mi yaptı? Çatışmalar sırasında olanların yanında, birde polisin müdahale sırasında rastgele kullandığı biber gazı kapsülleri, jopları ve tazzikli suları var… Birde unutmadan 4 ölü, onlarca kalıcı hasarlı insan, binlerce yaralı var… Bunların hepsimi çatışmalarda..?
Hocam son olarak sorunuzu cevaplamak istiyorum…Başınız dönmüş, genziniz yanmış, gözleriniz yaşarmış, polisin değişen tavrını ve yüzünü görmüşsünüz…. Hocam sizde eylemci olmuşsunuz….
Saygılarımla….
Yazarın Diğer Köşe Yazıları