Benim zamanımda ilkokulda haftada bir mendil kontrolü olurdu... Elbette tırnak kontrolü ile birlikte… Hala var mı bilmiyorum… Baskın kontroller için her an en kalın kitabımızın arasında temiz ve ütülü bir mendil taşırdık. Elbette bir tane de kullanımlık mendilimiz olurdu. Bazen kullanımlık mendilimizi unutur ya da kaybederdik de yine de kontrollük mendilimizi korkudan kullanamazdık…
****
Hiç asker arkadaşınız oldu mu…? Bu ülkede dünyaya gelen her erkek gibi ben de askerlik yaptım. Ancak 28 gün…15 bin mark… Bize askerde ‘Mehmet ağa’ diyorlardı… Bir de yurt dışında olup daha çok para ödeyip hiç askere gelmeyenler vardı ki onlara da ‘Mr. Mehmet’ diyorlardı… Tabiyki bunun konumuzla bir alakası yok… Kaptırdım gidiyorum işte…J
Her neyse benim bile bu kısacık sürede bir iki arkadaşım oldu… Ancak hiçbir zaman bu arkadaşlar benden önceki neslin arkadaşlıkları gibi olmadı... Rahmetli babamın birkaç askerlik arkadaşı vardı… Adana, Tarsus, Haruniye gibi yerlerde idiler… Biz onlarla tam bir aile dostu idik. Onlar bizde yatılı kaldı… Biz onlarda… Bu dostluklar ölene kadar devam etti…
****
Evlerimiz büyüdü ancak içinde yaşayanların sayısı azaldı. Eskiden daha küçük evlerde yaşardık. Ancak gönlümüz daha geniş idi. Şimdilerde öyle değil. Bu arada aranızda kardeşi de olsa çat kapı ziyarete gidebilen var mı?
****
Evet, zaman geçiyor… Artık çocuklarımız kağıt mendil taşıyor… İlk kullanımın ardından atılıyor… Tabak ve çatallarımız plastik oldu… Kullan at… Sofra bezlerimiz, el havlularımız, bardaklarımız, önlüklerimiz, Ambalaj paketlerimiz… Hasılı bir çok günlük kullandığımız malzeme disposible… Yani KULLAN AT…
Kimler arkadaşlarından gelen kartvizit ya da mektupları saklıyor… Face, twit, e-mail, SMS, her şey tek kullanımlık...
Yani dostluklar yorgan gidene kadar….(Bakınız Nasrettin hoca fıkraları…)
****
Dostluklarımız ve arkadaşlıklarımız da tek kullanımlık oldu… Her şey iş bitene kadar… Birileri size telefon açıp (Hele de ismi telefonunuzda kayıtlı değilse…) hal hatır soruyor… Ananızı, babanızı soruyor hatta ‘Eee… Daha daha nasılsınız’ diyorsa… Ya da hiç tanımadığınız ya da uzaktan bir akrabanız olduğunu ve daha sizin kısa donla çocukluğunuzu hatırladığını söylüyorsa muhabbeti daha da uzatmasının hiçbir anlamı yoktur. Esas maksat kesinlikle sizin hal ve hatırınız öğrenmek değildir. Mutlaka sizinle bir işi vardır. İşi bitene kadar size katlanıyordur… Ardından kullanılmış bir ıslak mendil nasıl işi bitince buruşturulup atılacaksa siz de unutulup gideceksinizdir.
****
Bazen bu konuda fazla mı alınganım acaba diye düşünüp başka arkadaşlarımla hasbihal ediyorum… Hemen herkesden aynı serzenişi duyuyorum…
Belki de bu bir hastalık… Belki de NORMALLEŞME SÜRECİ… Belki de bu işler böyle olur… Artık bilemiyorum… Hele dinleyelim bakalım n’olacak…