Öyle Bir Geçer Zaman ki…



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]


Hayır hayır yanlış anlamayın. Ne Karolinden, ne balıkçıdan ne de kaptandan bahsetmeyeceğim. Haddizatında da sevdiğim ve tasvip ettiğim bir dizi değil. Başlığın böyle olması tamamen konunun içeriği ile ilgili.

Efendim malumu aliniz Allah nasip etti. Profesör olduk. Ben de 18 yıllık meslek hayatımı ve ve aynı zamanda acil doktorluğu serüvenimi şöyle bir gözden geçirdim. Duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında bu 18 yıl aynı zamanda acil tıbbın da Türkiye’deki serüvenidir.  Tamamını yazsam kitap olur (Belki bir gün yazarım...). Ben sadece hızlı ve seri (!) bir değerlendirme yapacağım…

1994 yılının eylül TUS’u ile Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi oldum (Bilenler bilir, bilmeyenler için: o zamanlar Anabilim Dalının ismi bu idi). Ankara Üniversitesi’nde geçen 7 yıllık zorlu bir eğitim hayatımın ardından hem Ankara’dan ayrılmanın verdiği hüzün, hem de farklı bir üniversitede ve yeni bir uzmanlık alanında çalışmaya başlamanın heyecanı ile bir son bahar sabahı tanyeri ağarırken Kayseri’ye geldim. Yeni mezunum. Heyecanlıyım. Acemiyim. Bir yandan başlayacağım uzmanlık alanını etrafımdakilere anlatma gayreti içindeyim. Bir yandan da kendimi ikna etme çabalarım sürüyor.

Bu kafa karışıklığı içinde ben 14 ekim 1994 tarihinde göreve başladım. Çok değerli hocam Sayın Prof. Dr. Erdoğan M. Sözüer o günlerde yeni doçent olmuş. Başhekim yardımcısı, dekan yardımcısı ve aynı zamanda İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı Başkanı.  Kendisi genel cerrah.

Erdoğan hocaya ne yapacağımı sordum. Bana ‘Acil serviste Halil abin var. Git o ne derse onu yap’ dedi. Halil Bey acil rotasyonu yapan genel cerrahinin çömez asistanı idi (Sayın Prof. Dr. Erdoğan M. Sözüer hocama sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Benim gibi bir çok arkadaşımın uzman olmasında ve akademik kariyere kalmasında çok emeği olmuştur.).

Her neyse biz acile başladık.  Beni her gören garip ve biraz da acıyarak gözlerimin içine bakıyor ve bir an önce sınava girip başka bir bölüme geçmemi tembihliyor…Başka bölümlerden asistanlık teklifleri geliyor… İlk hafta 5 kilo verdiğimi hatırlıyorum. Yoğun çalışma ortamı, belirsizlikler, bir miktar sahipsizlik, bir miktar ne yaptığının bilememek bizi çok yıprattı.

Bir süre sonra Allah selamet versin Levent bey (Doç. Dr. Levent Avşaroğulları) ve Zeynep Hanım (Doç. Dr. Zeynep Kekeç) da başladı. Ardından İbrahim bey (Doç. Dr. İbrahim İkizceli) ve diğerleri geldi. Bizler bir süre düşe kalka, kıra döke bir asistanlık yaptık. 1996 yılında bir süreliğine Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne rotasyona gittim. O yıllarda Dr. John Fowler orada çalışıyordu.  Bizlere tam bir ağabeylik yaptı. Halen de her başımız sıkıştığında kendisini yanımızda buluruz. Bu rotasyon bizim için bir milat oldu. Daha formal çalışmaya başladık. Eğitim proğramlarına başladık (Cumartesi sabahları saat 07.00 da..!!..).

Efendim yıllar geçti ve biz uzman olduk. Ancak bir acil uzmanı ne yapar. Bunun da cevabını bilmiyoruz. Bir söyleyen de yok. Çünkü bizden önce uzman olan kimse yok…
Neyse… Düşe kalka öğrenmeye başladık. Bir başkasının yaptığı işin sorumluluğunu almak bazen bize ağır geldi. Bazen da alamadık.

2000 yılının haziranında Gaziantep Üniversitesi’nde göreve başladım. Öğretim görevlisi idim. Asistan maaşından daha az bir ücretle çalışıyordum… Bir yandan ekonomik sıkıntılarla uğraşıyor, bir yandan da acil serviste bir anabilim dalının gerekliliğini çok değerli ve kıymetli hocalarıma ve idarecilerime anlatmaya çalışıyordum. Asistanı olmayan bir serviste tek başıma 3 yılımı geçirdim….

2002 yılında anabilim dalı olduk ve 2003 yılına ilk asistanlarımızı aldık…

2004 yılında iki aylığına bir Amerika seyahatimiz oldu. Bu da bizim için bir milattı.

Ve nihayet 2006 yılında doçent olduk….

Elbette bir doçent ne yapar. Bunun da cevabı bizde yoktu. Yine aynı yöntemlere öğrenmeye devam ettik…Aynı zamanda da hastanenin başhekim yardımcılığı görevini yürütüyorduk. Günde 15 saat mesai ile hayatımıza devam ettik. Elbette bunlar bizden bir şeyler götürdü…

Nitekim erken yaşta bir koroner anjiografi maceramız oldu (Diğerlerini saymıyorum…!!).

Allahtan son iki yıldır sadece acil doktorluğu yapıyorum. Bu da beni oldukça mutlu ediyor…

Bu arada dergiciliğe de bulaştık. Akademik Acil Tıp Dergisi’nin editörlük görevini üstlendik. Yaklaşık 5 yıldır bu işi de hem öğrenmeye hem de yapmaya çalışıyoruz…

Allah nasip etti Profesör olduk. Bir acil tıp profesörü ne yapar, Bunun cevabını da bilmiyorum. Ancak bildiğim tek şey var o da 1996 yılında Dr. Fowler’e sorduğum sorunun cevabı.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde rotasyondayım. Bir sabah 08.00’da vizite geldim.  Dr. Fowler çoktan hastaneye gelmiş, ofis işlerinin önemli bir kısmını halletmiş ve triajda oturmuş hasta bakıyordu. Ben tüm cesaretimi toplayıp sordum. ‘Dr. Fowler siz uzmansınız, hocasınız. Triajda ne işiniz var. Gidin odanızda oturun. Rahat edin.’ dedim.

Cevap aynen şöyle idi: Ama bu benim işim…

Evet ne olduk ne olacağız bilemiyorum. Bildiğim tek şey var. O da herhalde Allah ömür ve sıhhat verdiği sürece bir acil hekimi olarak işimizi yapmaya devam edeceğiz…

Prof. Dr. Cuma Yıldırım…

Bu makale 9075 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

24.08.2011 10:31:34 Mustafa Yıldız
Cuma Hocam oncelikle hayirli olsun. Gercekten zaman hizli geciyor. Belki de ilklerden olmanin belirsizligini yasadiniz. Ama bir gercek var ki zaman geciyor. Sizin gibi bizlerde benzer sikintilari yasadik, yasiyoruz da. tekrar hayirli olsun.
1.09.2011 23:29:32 recucif eren
Cuma hocam, hayırlı olsun..Ben bir eğitim araştırma hastanesinde asistanım.Bence sizler şanslısınız,. Çünkü sorunlar küçüktü, bahaneler çoktu, acil tıp hocaları ve uzmanları yok diye..Peki .. Şimdi ise ,üzülecek şey, uzmanlar var, hocalar var, Sorunlar daha da artmış durumda, yıl 2011..tekrar hayırlı olsun..

Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
Başkan tarafından kaldırılmıştır. 12.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK 24.11.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
Nasıl Bilim İnsanı Olunur 11.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı 12.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Beni Affet Baba …. 22.06.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ