Beni Affet Baba ….



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]

 

(Birinci yıl asistanım olan Dr. Murat Oktay’ın tamamen kendi içinden gelen ve herhangi birisinin okuma ihtimalini bilmeden kaleme aldığı yazıyı kendisinin izni ve onayı ile aynen yazıyorum…)
 
 
1970’li yıların sonudur. Gece kusma ile uyanan esmer kara kuru olan çocuğun ateşi yükselmiştir. Karın ağrısı ile kıvranmaktadır. Anne ve babası telaş içindedir. Yüksek ateşin doğuracağı sonuçlardan korkmaktadırlar. Yine kendileri gibi öğretmen olan halanın kaynatılmış metal enjektörü ile yaptığı iğnenin bir işe yaramamasından dolayı derin endişe içindedirler. Çaresizlik içinde çocuğu musluk suyu altında sokarak soğuk uygulama yaparlar…Bu sırada iki büklüm karnını tutan çocuk, boğazı yırtılırcasına kusmaya devam etmektedir.
………………….
 
Çocuğun en büyük zevki arkadaşları ile şehir hastanesinin arka bahçesindeki çöplükte serum hortumları ile oynamaktır. Baba bunu bilmektedir. Çaresizliğin şefkat ile yoğurduğu baba  sorumluluğu ile bir kez daha ve hışımla sorar: Yine mi hastaneye gittin? 
 
Ateşten titreyen ve karın ağrısı ile kıvranan, kusmaktan boğazı yırtılmış kara kuru çocuk bu ses tonunun yarattığı korkuyla ve ağlayarak bir daha hastaneye gitmeyeceği üzerine yemin eder.
………………….
 
Sabah olur olmaz bindiği ticari taksinin camından dışarı bakma sevincini bile yaşayamayan çocuk doktora gitmektedir. Dışı yarım yırtık sıvalı beş katlı bir iş hanının önünde arabadan inerler. Merdivenlerde tutamağı ve pencerelerde camı olmayan bu garip binanın içindeki dükkan bozması yerlerde ayakkabı imalathaneleri vardır. Doktor gibi erişilmez bir insanın burada ne işi olabileceğini anlamaya çalışan çocuk dördüncü kata geldiğinde kendini inanılmaz bir insan kalabalığının ortasında bulur.
 
Evet burası bir muayenehanedir. Çocuğun durumunun ACİL olduğunu söyleyen babanın ricası üzerine iliştiği bankta yine inanılmaz bir mide bulantısı hisseder. Anne tedirgindir. Ancak bu tedirginlik çocuğunun kusarak yerleri kirletmesi ihtimalinden midir yoksa evladının amansız bir hastalığa tutulma endişesinden midir bilinmez.
 
Birden derin bir sessizlik olur. Anne ve babası dahil herkes ayağa kalkar. Tam bu sırada olanlara bir anlam veremeyen çocuk kendini daha fazla tutamaz ve kusar…. Aile büyük bir mahcubiyet içindedir. Çünkü yerler kirlenmiştir…
 
Gelenin doktor olduğunu sırası gelip odaya girdiğinde fark eder. Kısa boylu ve şişman olan doktor diline bakar ve ‘Tifo olmuş’ der.
 
…………………..
 
Yıl 2010. Yer Tıp Fakültesi acil sevisi. Göğüs ağrısı nedeni ile evinden alınan hasta akut koroner sendrom ön tanısı ile acile getirilmiştir. Durumu fark eden doktorlar koşarak hastanın başına gelirler. Personeli beklemeden hastayı kendileri hastane sedyesine alırlar. Amaçları bir an önce monitörize etmektir. Hastayı kapıda karşılayan, sedyeden sedyeye taşıyan bir süre önce kendisi de 112 acil doktoru olan çiçeği burnunda acil asistanıdır.
 
Bu sırada aşırı bulantısı olan hasta, deneyimli 112 hekimi ve aynı zamanda çiçeği burnunda acil asistanı olan doktorun üzerine kusar. Ancak bu doktorun umurunda değildir. Çünkü bu olay onun için ne ilktir ne de son olacaktır. Onun tek bir derdi vardır. Bir an önce hastanın EKG’sine bakmak.
 
Derken acilin ortasında bekleşen insan kalabalığından bir feryad yükselir. Yaklaşık 15 gündür idrarda yanma şikayeti olan bir vatandaş neden kendisi ile ilgilenilmediğini ve bekletildiğini sözlü ve fiili taciz eşliğinde sormaya başlar.
……………………
 
Taşıdığı taşralı kent kültürü ile bir an hiddetlenen doktor, monitörden gelen uyarı sesiyle irkilir ve işine devam eder. İşi insani duygusallığına bile fırsat vermemektedir. Çünkü o gece babasına verdiği yemine sadık kalmayarak yine hastaneye gitmiştir. Ancak bu kez doktor olarak….
 
30 yıl önceki esmer kara kuru çocuk artık bir acil asistanıdır. İşini yaparken o hastane çöplüğünde duyduğu çocukça heyecanı hala taşımaktadır… 
 
Teşekkürler Dr. Murat Oktay…
 
 
Bu makale 7906 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
Başkan tarafından kaldırılmıştır. 12.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK 24.11.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
Nasıl Bilim İnsanı Olunur 11.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı 12.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Öyle Bir Geçer Zaman ki… 23.08.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ