17-18 Aralık 2013…
Soğuk bir Aralık ayında yine Ankara yollarındayız. Uçaklar habire iptal oluyor. Olsun. Yine de bir yolunu bulup gelmişiz. Hani demişler ya ‘Aşığa Bağdat yakındır…’ diye... Gerçi ortada Bağdat da kalmadı ya neyse..
…
Düştük bir kere... Yapacak bir şey yok.
Acil deyince ve de görev var deyince bir şekilde geliyoruz. Rahmetli babam derdi ki; ‘Oğlum bu kadar gidip geliyorsun. Para falan da alıyor musun bari...’
Nerdee... Yol paramızı verseler... Bir de kalacak yer olursa yeter... Karnımızı bir şekilde doyururuz...( Şaka canım o kadar da değil. En azından bu sefer kaldığımız otelde yemek yiyebiliyoruz).
…
Neyse konumuz bu değil. Yine kaptırdık gitti...
Efendim Sayın Bakanımızın olur ve onayları ile bir çalıştay düzenlenmiş. Konu mu?
BÜTÜNLEŞİK ACİL YÖNETİMİ…
***
Anladığım kadarı ile Bakanlık 112 ve acil servislerde verilen hizmetler ile ilgili olarak bir model revizyonu yapmak istiyor. Acil hasta bakım zincirinde bazı kopuklukların olduğunu FARK- etmişler. Bu nedenle de konuyu sahadan gelenler ve konunun tarafları ile müzakere etmek istiyorlar. Sayın Müsteşar yardımcımız, genel müdürümüz ve tüm diğer bakanlık yetkilileri bıkmadan ve samimi olarak bizleri dinlediler. Notlar aldılar.
Konunun birçok tarafı var. Hastane öncesi acil sağlık hizmeti sunucuları yani 112 çalışanları, devlet hastanesi yöneticileri, aile hekimleri (Onlara da Allah yardım etsin. Sırf acilden kurtulalım diye aile hekimi oldular yine kurtulamadılar...
Ne çektiniz be...:)
Üniversite çalışanları, dernekler, yoğun bakımcılar...ha bi de pediyatristler...Az daha unutuyordum...Onlar olmadan hiç olur mu…
Herkesin derdi var. Kime dokunsan dert gani. Hani apse muayenesinde fluktuasyon bulgusu var ya. Nereye dokunsan aynı muayene bulgusunu alıyorsunuz. Apse ha drene oldu. Ha olacak. Aman dikkat...olmadık bir yerde ve olmadık bir zamanda açılırsa....Allah muhafaza...
Geç....
***
Napalım... Ana kuralımız belli... Bir şey tam elde edilemezse de tamamen de terk edilmez... Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin derdi çok... Biraz da mahzunlar. Ama samimiler...
Bir arkadaşımız istanbul’dan gelmiş. Bizim için haklı ve biraz da can acıtan bir tespit yaptı. Bence dikkate alınmasında fayda var...
Dedi ki:
‘Acil tıp uzmanları hastaneye geldiklerinde oldukça keskin hareketler yaptılar hepimizi acilden kovdular. ‘Buralar artık bizden sorulur. Sizler servisinize çıkın acile karışmayın’ dediler. Bizler de biraz küskün biraz kırgın ayrıldık. Daha sonradan tekrar konsültasyona çağırdıklarında ise küskün ve kırgın gittik. Keşke bu geçişi daha kademeli yapsaydınız. O zaman sizler zorda kaldığınızda bizleri daha çok yanınızda bulursunuz.’ Dedi.
…
Bu yorum üzerine birçok fikir üretilebilir. Şimdiden benim zihnim bile savunmaya geçti ve birçok bahane üretti. Bir kontrol ettim. Hepsi de doğru.
Ancak yine de bu eleştiriden çıkarmamız gereken dersler olmalı bence. Evet, Öncelikle her söylediğimiz uygun ve doğru olmalı... Ancak yer, zaman, kişi (Gez, göz, arpacık misali) faktörlerini de göz ardı etmemek gerek...
Bu nedenle sevgili dostlar,
Zaman birçok derdin dermanıdır. Beklemesini bilene... Unutmayalım dünya Hikmet dünyasıdır. Kudret dünyası değil. Yani birçok şeyin olabilmesi zaman ile mukayyettir. Anne Rahmi'ne düşen bir bebek 9 ay 10 günde ancak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlar her zaman risklidir. Bir meyve önce yaprak, sonra çiçek sonra ham meyve en sonunda olgun, yenecek hale geliyor. Geldiğimiz yeri küçümsememek gerek. Evet, zor günler yaşıyoruz. Aciller tam bir felaket. Ancak her şeyde rağmen bizi dinleyen birileri var.
***
Burada önemli bir konuya daha dikkat çekmekte fayda var… Acil sağlık sisteminin genel değerlendirilmesinde iki ana konu problem olarak karşımıza çıkar
1-Sistem (Yani Usul…)
2-Sunulan hizmetin kişisel kalitesi (yani Esas…)
Evet ilk madde için bir çok şey söylenebilir. Ancak hizmet sunucusu olarak bizler kalifiye olamıyorsak yarın ben Sağlık Bakanı bile olsam bir faydası yok (Yanlış anlamayın siyasete falan niyetim yok. Hele de bugünlerde…J)
…
Paramedik kardeşim balon maske kullanımını bilmiyorsa, doktor kardeşim EKG’yi okuyamıyorsa, hemşirem damar yolu açamıyorsa, ambulans personelim hala çocuk gibi yaptığı işi oyun zannediyorsa (daha da var da… Kalsın...)
İstediğiniz ambulansı alın, istediğiniz acili yapın, istediğiniz kanunu çıkarın bir faydası yok. Daha biz çook Ankara'ya gider geliriz...