Başkan tarafından kaldırılmıştır.



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]

Büyücüler, din adamları ve doktorlar... 
 
Her üç meslek grubunun da yolları tarih boyunca sık sık kesişir. Bazen büyücüler doktorluk yapmış, bazen din adamları doktorluk. Bazen da doktorlar din adamı ya da büyücü olmaya yeltenmişler.
 
Geldiğimiz noktada sağlık sistemi ile hasta ya da hasta yakınlarının anlaşamadığı bir nokta da bu aslında...
 
Hali hazırda doktorlardan istenen biraz büyücülük... Biraz da din adamlığı... Yani imkansızı başarmak... Ya da şapkadan tavşan çıkarmak... Aslına bakarsanız bu bile büyü değil. Bir nevi illüzyon… Yani algı yanılgısı…

***

Hastalıkların düzelmesi ya da şifa elde etmek için doktorlardan istenen din adamı ya da büyücü olma talebinin altında aslında asıl şifa kaynağı olan yüce yaratıcıdan bir nevi torpil isteme talebi… Halihazırda günümüzde de bir çok afsuncu üfürükçü ya da cinci hocaların şifacı olarak çalışmalarının bir nedeni de bu değil midir sonuçta... Ya da belki de bizim işimizi tam olarak yap-a-mamamız (!) ya da kendimizi belki de iyi anlatamamızdır… Kim bilir…

***

Evet... Kabul etmek lazım ki sağlık sistemi pek de sağlıklı ilerlemiyor. Hastalıklar mı sağlıktan çıkıyor yoksa sağlık sistemi mi hastalıkları doğuruyor belli değil. Burada aslında işle duyguların (!) karışmaması pek de mümkün değil…
 
Belki de sağlık erkine verilen misyon yanlış. Ölümsüzlük iksiri ya da ölüme çare bulma ya da… ya da… ya da...
 …
Bence bazı tanımlar yeniden yapılmalı. Fabrika ayarları tekrar gözden geçirilmeli…
 
1-Doktor Rab, yani yaratan, değildir. Büyücü ya da din adamı hiç değildir... Ancak tarihte yetişen büyük doktorlar ayni zamanda dindarlarmış. Mendel gibi… İbn-ni Sina gibi… Başkası da vardır da o ben değilim… Ne o kadar dindarım… Ne de o kadar bilim adamıyım…J
 
2-Sağlık sistemi ölüme geçici bir hayat rengi verebilir. Daha kaliteli bir hayat sunabilir. Ya da ortalama yaşam süresini uzatabilir. Ancak mevcut bilgi, bulgu ve belgelerle ölüme çare bulamaz...
 
3-Sağlığın ticari boyutu iyi tanımlanmalıdır…’Hasta müşteri değildir’ demenin pek de yeterli olmadığı açık… Sağlık hizmeti nereye kadar ticarileşmeli… Nereye kadar ilahi ya da mistik bir hizmet sektörü olarak tanımlanmalı… Bir enjektörün bile bir mali değerli olduğuna göre hastaya bunu hissettirmeden sağlık tesisleri nasıl, ticarethane değilmiş gibi, davranabilmeli?

Resmi kurumlara bağlı hastaneler de bu çarkın dışında değildir. Sayıştay denetiminin ne anlama geldiğini bilen her sağlık idarecisi bunu bilir… 

***

Evet, Tıbbı Nebevi bugünlerde biraz daha karambole gidiyor gibi... Hikmeti olmayan bir bilim insanlığa ne verebilir ki. Elbette bilgi bilimi; bilim sanatı; sanat sanayiyi; sanayi yeni bir medeniyeti doğurmalı... Bugünlerde olsa olsa insanlar savaşı; savaş silah ve sağlık sanayisini; sanayi endüstriyi; endüstri ticareti; ticaret arz talep döngüsünü; arz talep yeni pazarlara açılmayı gerektiriyor.
 
Biz bu çarkın neresinde miyiz? Kıyısında aslında. Bu sistem habire bize teğet geçiyor. Ama bir türlü bize uğramıyor. Aslına bakarsanız. Sağlık sanayisinin ve de pazarının en çilekeşi beyaz önlüklüler.  Bu sistemden ekonomik olarak en az pay alanlar da bizleriz. Sağlık sektörü ile ilgili herkes bizden çok kazanıyor. Medikalciler, Sağlık yöneticileri, enjektör firmaları, ilaç sanayisi, özel hastane sahipleri, hastane kantinleri, acil önündeki büfeler ya da hastane çevresindeki otoparklar...

Hasılı hastaneye yakın bir yerlerde (afedersiniz) ‘at nalı’ bile satsanız bir süre sonra villalarda oturuyor; yüksek motorlu arabalara biniyorsunuz.  Biz garibanlar ancak nal topluyoruz…

Yanlış anlamayın Allah elimizden almasın. Ancak şunu bilmekte fayda var ki sağlık sisteminin KOŞULSUZ HAMALLARI bizleriz. Bir doktor doktorluk yaparak kolay kolay zengin olamaz. Belki iyi yaşar. Bir kaç kuruş para biriktirir. Çocuklarını iyi yaşatır. Amerikalılar'ın tabiri ile ‘rich’ olabiliriz ancak ‘well’ olamaz. Olmamalı da belki. Bu kahır para ile çekilmez…

Ancak bazı şeyler kaçınılmaz olunca zevk almanın yollarını ararsınız. Buna biraz da tatlı aldırmazlık diyebiliriz belki de. Belki de ‘Stockholm Sendromu’ olursunuz. Yani katilinize aşık olursunuz. Hayatınız hastane olur. Artık asosyal birisinizdir. ‘Hospitalize’ olmuşsunuzdur. Hastane dışında rahat edemezsiniz. Kendinizi orada güvende hissedersiniz.

***

Başlık herhalde benden pek de beklediğiniz bir başlık olmasa gerek. Evet, bizler bir Yaratıcıya inanıyoruz ve öyle de OLDUĞUNU biliyoruz. Bunda sıkıntı yok. Ancak bazen farkına varmasak da o bir yaratıcı dışında bazı odaklara güç ve iktidar verdiğimiz ortada. Bunu bilerek ya da bilmeyerek her gün yapmıyor muyuz?
 
İlaçlara, doktorlara, SAĞLIK sistemine, Fenerbahçe'nin ya da Galatasaray’ın golcü oyuncusuna ya da Dünya'nın yenilmez ya da vazgeçilmez güçlerine…

Ya da elmayı ağaçtan sütü inekten bekleyerek yine aynı algı yanılgısına düşmüyoruz mudur sizce. Ya da garsona verdiğimiz bahşişle yediğimiz yemeğin asıl fiyatını karıştırmıyor muyuz sizce de.
 
Ya da şifayı asil veren yüce yaratıcı ile ona vesile olan doktoru, ilacı, hastaneyi, SAĞLIK sistemini ya da her neyse karıştırmıyor muyuz bazen. Bu durumda beklediğiniz tedavi cevabını alamayınca ya da kendini ilâh zanneden medikal erk (!) bunu veremeyince haksız ve yanlış bir hasta hekim ilişkisi olmuyor mudur sizce... Bu ilişki bazen de ŞİDDET boyutuna varmıyor mudur sizce de…
 

Ne dersiniz...

Bu makale 6538 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK 24.11.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
Nasıl Bilim İnsanı Olunur 11.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı 12.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Öyle Bir Geçer Zaman ki… 23.08.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Beni Affet Baba …. 22.06.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ