Dolmuş ya da otobüs yolculuklarının en önemli repliğidir.
‘Bizim evin önünden geçer mi?
…
Geçer… Geçer… Atla sen… Seni de evine bırakırız…
***
Yolunuz nereden gelir… Nereye gider… Hangi yolun yolcususunuz bilemem… Bildiğim tek şey varsa o da o ki… Herkesin yolu acilden geçer…
***
Mevlana demiş ya… ‘Ne olursan ol yine de gel…’
Yine bir pazarcı repliğine yer verelim. ’Gel vatandaş gel… SSK doktoru gibi uzaktan bakma…Buraya gel… Bizde en ucuz…’
***
Geçenlerde öğle yemeğindeyiz. Masada iki farklı bölümün hocası var. Muhabbete sonradan dahil oldum. Aralarında inceden inceye iğnelemelerin de olduğu tatlı bir atışma tadında diyalog cereyan ediyor…
Anladığım kadarı ile ortada bir hasta var… Hangi bölümün tedavi sorumluluğunu üstleneceğini konuşuyorlar. Aslında tartışıyorlar.
Bu noktada tartışma asıl olarak iki şekilde cereyan eder. Ya ‘Bu hasta benim mutlaka ben almalıyım. Siz almayın. Biz bakalım…’
Ya da ‘Bu hastanın tedavi sorumluluğu size ait olmalı daha çok sizin uzmanlık alanınızı ilgilendiriyor. Biz işi konsültasyon ile dışarıdan da yürütebiliriz…’
Ancak kullanılan dil bu değil… Bu duygu ve düşüncelerin kelimelere dökülmüş hali:
‘Bu hasta kime girer… Bize değil. Aslında size girer…’
Şeklinde devam ediyor…
…
Bu noktada ben dayanamıyor ve araya giriyorum…
‘Sayın hocalarım dert etmeyin… Her ikinize de girmiyorsa mutlaka bana giriyordur. Gönderin acile ben hallederim…
***
Evet, her ne olursanız olun bir gün yolunuz acilden geçer. İster bakan olun ister bürokrat; ister zengin olun ister fakir; ister alim olun ister cahil; ister ne olursanız olun (uzatmayalım. Kimseler kızmasın..:)) bir gün yolunuz acilden geçer.
O malum gün gelip çattığında işlerinizin yolunda gitmesini istiyorsanız şu acilde çalışan ‘garipleri’ ciddiye alın. Bir kulak verin. Ne diyorlar. Neden bu kadar çok sesleri çıkıyor. Neden onları kimse dinlemiyor.
***
Neticede biz buralardayız. Nede olsa yapacak daha iyi bir işimiz yok. (En azından şimdilik…). Hani olur ya aklınıza bir şey gelir. Yıllardır acilde çalışıp da ‘bir türlü aklımıza gelmeyen’ ya da ‘tüm çabalarımıza rağmen öğrenemediğimiz’ bir bilgi ya da fikir olursa gelin bize söyleyin. Ya da durun bir dakika söylemenize de gerek yok. Yapın direk. Biz kimiz ki… Bir grup acil çalışanı…
Hani şu ‘……………..sırtından sopayı’ eksik etmemeniz gereken bir grup varya…
***
Bir öneri: Büyük şehirlerde ve yerleşim yerlerinde Acil doktoru sığınma evleri açalım. Çok iş görür…
***
Bugünlerde acil sağlık hizmetleri yeni bir aşama kaydetti. Hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan bir doktor kardeşimizin tekvando eğitimi varmış. Kendini 4 hasta yakınının aynı anda saldırısından korudu. (Buraya ‘Tebrik ediyoruz’ yazmıştım. Ancak sonradan sildim. Bunu yazmanın pek yakışık almayacağını fark ettim. Hasta hekim ilişkisi her ne olursa olsun böyle olmamalı. Dayak yemediği için doktor arkadaşımı tebrik ediyorum. Ancak olayı her zamanki gibi şiddetle kınıyorum. Her ne sebeple olursa olsun bir sağlık çalışanının şiddete maruz kalmasını hiçbir şekilde tasvip etmiyorum)
Acaba diyorum…Dernekler kongrelerde USG, mekanik ventilasyon, EKG kursu gibi gereksiz (!) konular yerine uzak doğu ya da bu tür SAVUNMA sporları ile ilgili kurslar mı verse…