KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]

 Hiç aklınıza gelir miydi ikisinin de aynı anlama geleceği... Oluyor işte...

***

Her akşam iş çıkışı... Eve geldiğimin ilk dakikaları... Bir anda telefon çalıyor… Hangisi mi? tabiyki cep telefonu… Ev telefonu kullanan mı kaldı…!! 

Ne olabilir sizce… Elbette işle ilgili… Yoksa halimi hatırımı soracakları yok… Çok şükür daha öyle bir telefon almadık…L

***

Hani numunelik kabilinden... Nereden geldiğimi ve ne olduğumu (!) unutmayayım diye...

Bu telefonun tek amacı vardır. O da akşam yemeğini boğazıma tıkamak ve eve geldiğimin ilk dakikalarında hanımdan anlamlı bir iki bakış yemek…

‘Eve iş getirmek’ diye buna denir herhalde. Yoksa salona ventilatör oturma odasına nebul mutfağa da defibrilatör atacak halimiz yok... ( Bu gidişle o da olacak)…
 
Siz hastane psikolojisinden yeni çıkmışsınızıdır. İdeal (!) bir aile reisi rolüne daha yeni yeni alışmaktasınızdır da o telefon sizi evinizin oturma odasından ya da duruma göre mutfağından alır da acilin en yoğun ve gözde (!) mekanlarına yeniden götürür ya. İşte bu da o kabilden… 

***

Arayan kişi oldukça mütevazidir. İyi niyetli ve samimidir. Zaten onu da birisi aramıştır. Onu da bir başkası. Olaya tam da hakim değildir. Ancak sizden bir talebi vardır. Ortada bir hasta vardır. Bu hasta muhtemelen acil servisin kıta sahanlığı içindedir. Ya da yakın zamanda girecektir. Bu bilgi haricindeki diğer bilgiler ya yalan, ya yanlış, ya çarptırılmış ya da egzajere edilmiştir.
 
Sonuçta hasta halen devam eden bir öğretim üyesi muayenehanesinden ya da bir özel hastaneden gelmiş, belli bir meblağ para ödemiş; hali ile ‘Canı yanmış’; Bu nedenle de kendini haklı ve ayrıcalıklı (!) bilen orta halli yurdum insanıdır. Ancak ne hikmetse hastanede muayenehanede gördüğü ilgiyi ilgili bölümden görememiştir. O da ne yapsın tarihteki en eski yöntemi devreye sokar ve bir yakınını arar. O da başkasını. O da başkasını...
 
...
 
Ya da mesai bitiminde hastanenin arka koridorlarında unutulmuş, bırakılmış ya da terkedilmiş bir hasta bir anda acilin demirbaşı olur. Hastanın ve olayın ne olduğunu anlamanız uzun zaman alır. Ya bir poliklinik onu kaderine terk edip uyku pozisyonuna geçmiştir (Bu da yeni moda. Uzaya gönderilen araç uyku moduna geçmiş. Ne uykusu... Bildiğin şarzı bitmiş)…
 
Her neyse… Sonuçta söz konusu bölüme ulaşılamaz. Ulaşılsa da oralı olmazlar. olsalar da bu hastanın işine yaramaz.
 
Bu durumda devreye hep bir B planı girer. B planında her zaman bir acil servis ve acil servis çalışanı vardır. Hasta madurdur. Hasta yakını madurdur. Acil çalışanı ‘tembeldir’. Acil çalışanı ‘vicdansızdır’. Acile gelen bir hastaya ‘bakmamıştır’. Zaten her hasta çok acildir.
 
Allah Allah... Yılda 120 milyon ACİL hastaya bakan bu sistem neden bu hastaya da bakmamıştır acaba. Eline mi yapışır. N'olur baksa ya.
 
...
 
Bakıyor da zaten. Onun için acillerde bu kadar hasta var. Herkes sütten çıkmış ak kaşık. Tüm bölümler kanıta dayalı çalışırlar. Yoğun bakım ve servisler uluslararası standartlara uygun hemşire sayısı ile çalışır. Tüm poliklinikler optimal kalite ile çalışırlar da bir bu aciller adam olmaz. Neden acaba..
 
Sahi şu yeşil alan hikayesi nereden çıkmıştı hatırlayanınız var mı?

*** 

Bakmamalı aslında ama. Hani var ya sakalla bıyık arasındaki o ince açıklık bazen tıkalı ya da kapalı oluyor ya. O nedenle yutkunuyorsunuz ya.
 
...
 
’Lanet olsun şu içimdeki insan sevgisine’ (Abimm filminden bir replik Atalım araya. Ne de olsa biz de deli (!!) sayılırız)…

Evet, bu mesleki deformasyon mudur? Edinilmiş çaresizlik midir. Ya da kabul edilebilir risk midir? Bilmiyorum…

Tek bildiğim varsa her gün birçok acil çalışanı bu tür vakalarla karşılaştıkları, içlerinden müsebbiblerin özellikle en yakınları olmak üzere tüm akraba ve taallukatına bol bol selam söyledikleridir...
 
Nereden mi biliyorum... Hadi canım şaka yapıyorsunuz. Anlamamış olamazsınız.

Bu makale 6587 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar


Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
Başkan tarafından kaldırılmıştır. 12.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
Nasıl Bilim İnsanı Olunur 11.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı 12.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Öyle Bir Geçer Zaman ki… 23.08.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Beni Affet Baba …. 22.06.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ