Kongreler, toplantılar, sempozyumlar... Var oğlu var. Aslında eskiden daha fazla idi. Son yıllarda Medikal firmalar reklam giderlerini kısınca biraz azaldı.
***
İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nın nadide bir üst uzmanlık alanında bir hocamız. Adı bende mahfuz. Bir gün medikal firma temsilcisi gelip 'Hocam sizi kongreye göndereceğimiz bir yer kalmadı. Zaten siz de hep aynı yerlere (yerden kasıt ülke yanlış anlamayın Antalya Belek değil) gitmekten sıkıldınız. Artık ilginizi çekmek için Ay' da kongre mi yapsak' demiş...
Kendisi öyle dedi. Ben onun yalancısıyım…
***
Bazı hocalarımız kongreleri birleştirip İstanbul’dan direk aktarma yapıp bir kongreden diğerine geçiyor-muş. Bu bizim camiada pek mümkün olamıyor. Aslında yıllar önce ben de bir defa yapmıştım. Yalan yok. Baya da keyifli idi.
Ancak Firmalar bizim camiaya bu kadar yüz vermiyorlar. Biz de anlaşılan o kadar ekmek yok… :)
Neyse konumuz bu değil. Konu şu ki kongre ya da sempozyum yapmak araçtan çok amaç ya da bazı derneklerin güç gösterisi ya da diğeri ile hesaplaşma arenası olmaya başladığı anda ipin ucu kaçıyor bence. Ya da o ipin ucu başkalarının eline geçiyor demektir.
Kendi adamını karşı derneğe kaptırmamak için çalışan dernekler…
Ya da her yere yakın görünerek piyasa yapmaya çalışanlar…
Yakalanınca da ‘Aslında ben sizin dernektenim. Oraya da öylesine gittim. Zaten bir arkadaşa bakıp çıkacaktım’ diyenler.
Yok mu? Vaaar..var...Şimdi kötü kötü konuşturmayın beni..
...
Hani var ya Karadenizli öğle ezanı saatinde tarlada çalışıyormuş. Ezan okunmaya başlamış. Hemen oğluna
'Ula uşağım dinle bakayım bizim caminin imamı midur?
Oğlan şöyle bir kulak kabartmış. 'Yok baba komşu mahallenin imamidur' Karadenizli çalışmaya devam etmiş.
Ezanlar arka arkaya okunurken bu muhabbet bir iki üç devam etmiş. En sonunda oğlan;
’Baba bizim caminin imamı öğlen azanı okuyir’
Deyince Karadenizli işi bırakıp kıbleye dönmüş.
'Eziz Allah. Şefaat ya Resulullah' demiş.
***
Daha önceki yazılarımda çoğu kez neden kongreye gitmemiz gerektiğini bir kaç defa yazdım. Kongrelerin gerekliliğini vurguladım. Hasılı kongre ya da sempozyum düşmanı değilim.
Hasbelkader şöyle bir face'e göz atayım dedim. Aynı konuda ülkenin iki ayrı yerinde aynı anda iki kongre yapılıyor. Bu bir değil iki değil. Her kongre ciddi bütçelere yapılıyor. Her kongreye yüzlerce bildiri gönderiliyor. Her bildiri yeni bir bilimsel çalışma demek.
Ben hasbelkader 10 yıldır dergicilikte de yapıyorum.
Bu ülke bu kadar bilim üretmiyor. Kimse kusura bakmasın…
***
Gelelim konuşmacılara…
Evet mutlaka bir bilgi transferi oluyor. Bunu kabul etmek gerek. Daha önce de ifade ettim. Tekrar söylüyorum.
Kongreye gidip gelen asistanın serviste yürüyüşü değişiyor. Bundan da çok memnunum.
Ancak unutulan önemli bir noktayı atlamamak gerek. Öğretim üyeliği ve de doktorluk aslolan işimiz. Bunu unutmamak gerek.
***
Eskiden Esnafların kapısı kapalı olunca 'Namaza gittim. Dönüceem'
Ya da;
'Karşı kahvedeyim'
yazardı. Ben esnaf çocuğu olduğum için bu jargonu iyi bilirim. Bir esnaf dükkanının kapısını kilitleyip kapıya yazı asmaya başlayınca iflası yakındır.
Sizin kapınızda ne yazıyor beyler...