Hani nacarın (marangoz) kapısı sırımla bağlı olurmuş ya. İşte o nacarlardan birisi de benim. Tüm ilaçlarımı geceleri nöbetçi eczaneden parayla alıyorum. İşten güçten ancak o saatte sıra geliyor...
...
Yine o gecelerden birindeyim. İlaçlarım bitmiş. Eyvah. Benimki neyse de hanımınkileri de almamışım. Bu tam bir felaket… On kusurlu hareketten ilki J
Hemen kendimi sokaklara atıyorum. Elimde yeni nesil cep telefonum… Nöbetçi eczane arıyorum.
...
Neyse ki buldum... İçerideyim. Ancak o kadar yoğun ki habire reçete geliyor. Az daha okuyup eczacımı olsaydık acaba...
Neyse Allah işlerini bozmasın... Gözümüz yok...
Elbette benim gibi parası ile ilaç alan saflar da az değil...
Eczacı bizimle pek muhatap olmuyor. Gözü ekranda ciddi bir şeyler yapıyor gibi. Ancak oyun oynadığına eminim J
Önde zehir gibi bir eczacı kalfası var. Zaten bu yazının konusu da O...
Belli ki mektepli değil...Alaylı...’Altyapıdan’ geldiği belli. Olaya hakim. Benim gibi reçetesiz gelen hastalar için o kadar hızlı bir danışmanlık yapıyor ki inanılmaz...
Semptomdan tedaviye...
Aleksanyan duysaydı kesin kıskanırdı.
***
Kalfa: Hastanın nesi var?
Vatandaş: Kusuyor.
Kalfa: Kaç yaşında?
Vatandaş: 15
Kalfa: Oğlum metpamid getir.
Yine Kalfa: Ateşi de var mıydı?
Vatandaş: Var evet... Helal... Nasıl bildiniz?
Kalfa: Eee bu saçları değirmende ağartmadık... Oğlum bir de parol ekle..
Hala Kalfa: Abi günde üçer defa alsın. Geçmezse artık bir doktora gider siniz L
***
İçeri giren başka bir abinin anlaşılan acelesi var
Aceleci abi: Hele oradan bir antibiyotik ver... İyisinden olsun parası önemli değil...
Kalfa: Hemen abi...Sen meraklanma...Bizde yamuk olmaz...En iyisi...Oğlum bir amoklavin getir. Yeni tarihli olsun... Bu iyi...
Aceleci abi: Tamam nasıl kullanacağım. Abi günde 2 ölçek alsın. Faydası olmazsa 3’e çıkarsınız. Daha da olmadı... Artık bir doktora gidersiniz... Mecbur...
***
Başka bir hasta yakını: Plequenil var mı?
Kalfa: Yok abi firma o ilacı çıkarmıyor... Boşuna aramayın...(İnanmayın... Kendisinde yok... Tabiyki içimden söylüyorum... Açıktan söyler miyim? Deli miyim? Gece yarısı dayak yerim falan... Neme lazım...)
***
Başka bir hasta yakını: Minoset var mı?
Kalfa: Doktor ilacı yanlış yazmış. Bu ilaç artık çıkmıyor. Ben sana başkasını vereyim. Bak bu daha iyi. Yeni çıktı. Oğluma da verdim. Çok faydalı...
***
Bu arada köşede eczanenin sakinleşmeni bekleyen başka birileri daha var... Kalfanın en sakin olduğu anı bekleyip kulağına eğiliyorlar... Bir şeyler fısıldıyorlar... Kalfa tezgahın arkasına gidip poşet içinde bir şeyler getiriyor... El altından verip vatandaşın kulağına bir şeyler fısıldıyor... Ne aldı acaba... Ben de çok safım bee...
…
A bu arada ben abondene oldum. Bir köşede bekliyorum. Pek de beni ipleyen yok.
***
Bu iyiymiş. Semptomdan direk tedaviye...
Teşhise gerek yok. Hali ile tetkik de gerekmiyor. Hastaneye git. Otopark problemini aş... Acilin kapısındaki güvenlik engelini geç... Doktoru acil hasta olduğuna ikna et. Boş bir muayene masası bul... Muayene ol. Kan tahlili ver... Film çektir... Doktorum ‘kaprisini’ (!) çek... Hemşirenin ‘ekşi’ (!) suratına tahammül et... Hasta bakıcı engelini aş... Sekreterya problemini çöz. Muayene ol. Tetkik yaptır. Bekle bekle bekle... Bir de asistan ‘hocaya soralım’ derse... Yandınız... Öff benim bile nefesim daraldı...
...
Ya da bir dakika neden bekliyorsun... Hemen köşedeki eczaneye git... İlacını al çık... Evine git.
Oh ne rahat... Şampuan reklamı gibi... Yıkıyorum... Çıkıyorum...