HASTANE YÜRÜTME KURULU
HASTANE YÜRÜT-ME KURULU
Çok mu garip bir başlık. Aslında bu hafta başka bir yazı hazırlamıştım. Çok da güzel olmuştu. Ancak hem kendi gündemime uyduğu için hem de bir önceki yazı ile uyum içinde olduğu için böyle bir yazı kaleme almaya karar verdim. Umarım sevgili idarecilerim kızmazlar…
Bir önceki yazıda ‘Bu aciller Ne Zaman Adam Olur’ demiştik. Bunun üzerine bazı konuları ele aldık.
...
Bugünlerde dertliyiz. Aslında hep dertliyiz. Neden mi?
...
Muayenehanelerimiz kapandı. Az mı para kazanıyoruz. Hayır. Biz doğuştan tamgüncüyüz
...
Artık özel muayene yapamıyor muyuz? Hayır. Zaten yapmıyorduk.
...
İdareye muhalif olduk ta bize acile mi sürdüler. Hayır. Zaten hep acilde çalışıyorduk.
...
Bir hastadan elden para aldıkta hakkımızda dava mı açıldı. Hayır. Bizim para pul ile işimiz yok. Ne verirlerse ‘Allah Bereket Versin’ diyoruz.
...
İdareye muhalif oldukta icraatlarını mı engelledik. Hayır. Her zaman destek verdik.
...
İşimize gelmedik de bir hasta madur mu oldu. Hayır. Tam tersine 365 gün 24 saat full mesai…
...
Peki ne dedik:
‘Acil Sağlık hizmetleri Uygulama Yönetmeliği çıktı. Uygulayalım.’ dedik.
‘Aslında güzel olmuş. İyi yazmışlar. Ancak bizim hastanede uygulanamaz’ dediler.
...
‘Yoğun bakımın yapılanmasını elden geçirin. Yer olmasına rağmen hasta yatırılamıyor’ dedik.
‘Bir bakalım. Gerekirse, gerekli düzenlemeleri yaparız’ dediler.
...
‘Hastalarımız acil dışına tomografiye gidiyor. Altı yıldır acil tomografi bozuk. Çalışmıyor. Hastalarımız madur oluyor’ dedik…
‘Hani bu güne kadar ölen mi oldu. Densizlik etmeyin.!.’ Dediler. Üzerimize yürüdüler.
...
‘Hastane olarak ASKOM’a katılmışız. Kararlara imza atmışız. Yaparız demişiz. Bizden hesap soruyorlar neden yapmıyorsunuz diyorlar’ dedik.
‘Evet öyle yaptık. Ama şimdilik uygulamayı düşünmüyoruz’ dediler.
...
‘Acil servise malzeme alın. Hasta sayımız 5 katına çıktı. Hala 5 yıl önceki alt yapı ile hizmet veriyoruz’ dedik.
‘Yoğun bakım yapıyoruz. Oradan çıkan ESKİ malzemelerden işe yarayan olursa size veririz’ dediler.
...
‘Acil servisten yatırılamayan ve acilde sahipsiz kalan hastaları takip ve tedavi ediyoruz’ dedik.
Biz de teşekkür edecekler sandık. Ne bilelim. Meğer ne büyük bir günah işliyor muşuz. Sonradan öğrendik.
...
10 yıldır tedavi ettiğimiz hasta grupları için yoğun bakımdan yer talep ettik.
‘Bu güne kadar ne yapıyorsanız öyle devam edin’ dediler…
Daha neler neler dediler. Bir bilseniz….
Evet Hastane Yürütme Kurulu... Üniversitenin en yetkili makamı başkanlık ediyor. Her türlü etkili ve yetkili ismi de asil üyesi. Bizler problem ilettiğimiz için davet edilmişiz. Fakat problemin tüm tarafları çağırılmamış.
Sebep: Huzursuzluk çıkmasın…
…………….
“Elbet doğar bir gün şems-i hakikat. Hiç böyle müebbet mi kalır zulmet-i âlem!
………………..
Efendim zamanın birinde memleketin padişahı hastalanır. Amansız bir hastalığa düşer. Hekimbaşılar toplanır günlerce hastayı konsülte ederler. Vaka toplantıları düzenlenir. Konseyler yapılır. Literatür taramaları yapılır. Video konferanslarla hasta analiz edilir…
Sonunda karar verilir.
10 yaşında sağlıklı erkek bir bireyin kanı padişaha içirilecektir. Hemen memlekete haberler salınır. ‘Devletlü padişahımızın sağlık ve selameti, memleketimizin bekası için 10 yaşında bir erkek çocuğu kurban edilip kanı içirilecektir’ diye…
...
Sonunda bir baba karar verir ve evladını alıp sarayın kapısına dayanır. Hekimbaşılar gerekli on kontrolleri ve konsültasyonları yaparlar ve karar verirler…
Evet Uygun donör (!) bulunmuştur. Çocuk kurban edilecektir…
Ancak bir iki engel vardır. Olayın hukuki boyutunu da halletmek gerekir. Bu nedenle hemen mahkemeye müracaat edilir ve gerekli izinler alınır. Tez elden gerekli randevular alınır ve çocuk kurban edilmeye götürülür. Bu arada babaya da el altından hatırı sayılır bir para verilir. Büyük bir kalabalık da olayı izlemektedir…
…
Bu sırada çocuk ağlayacağına kahkahalarla gülmeye başlar. Derler ki;
‘Yahu şimdi öleceksin. Neden gülüyorsun?’ Çocuk cevap verir:
Ben gülmeyeyim de kim gülsün. İnsanın başına bir bela geldiğinde öncelikle babasına, sonra hâkime, sonra padişaha şikayet eder. Benim babam beni kesilmek için satıyor. İşte, hakim de ölmeme karar veriyor. İşte, padişah benim kanımı istiyor. Bu antika ve pek garip ve şekli çok çirkin ve hiç görülmemiş bu hale karşı, ancak gülmekle mukabele edilir."
…Gülün Gülün…
Prof.Dr. Cuma YILDIRIM