Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]

Çok mu garip? Evet, belki garip. Ancak bazı şeyleri tartışmamız -en azından sesli düşünmemiz- gerekiyor.

 

Değerli dostum ve mesai arkadaşım Doç. Dr. Behçet Al bir süredir bunu dillendiriyor. Ben pek itibar etmiyordum. Birkaç gündür ciddi multipl travmalı hastalara bakıyoruz...

 

Geçenlerde gece bir toplantıdayız. Rektörlük özel kalem arayıp bir travma hastasının acile geldiğini ve ilgilenmemiz talebini iletiyor. Ben de acili arayıp kıdemli asistanım olan Dr. Sinem Hanıma bilgi veriyorum. Lüzum halinde hastaneye intikal etmek için de bedenen ve ruhen kendimi hazırlıyorum. En azından asistanlık yıllarımdan kalan refleksle aç kalmamak için ana yemeği önden yemeye gayret gösteriyorum…J

 

Birazdan telefonum çalıyor. Dr. Demet Hanım (Orta kıdemli asistanım) benimle hasta ile ilgili ayrıntılı muayene ve anamnez bilgilerinin olduğu bir telefon konuşması yapıyor. Bu arada da arka planda hastayı hala yönetiyor.

 

Soru: ‘Demet Geleyim mi ?’

 

Cevap: Hayır hocam gerek yok. Biz hallederiz.

 

GECENİN ilerleyen saatlerinde birkaç telefon görüşmesi daha yapıyoruz.

 

Sonuç: Her zamanki gibi hastayı hiçbir bölüm almıyor.

 

SABAH saatinde hasta hemodinamik olarak stabil… Hayatta…

 

Her neyse GÜNÜN ilerleyen saatlerde hastayı yoğun bakıma yatırıyoruz… Biz bunu hep yapıyoruz…

 

*****

 

Birkaç gün sonra saat 17.00 civarı. Bir hasta yakını Dr. Demet Hanım ile derin bir minnettarlık duygusu ile sohbet ediyor.

 

Soruyorum: Demet Hanım bu kim?

 

‘Hocam geçen akşamki hastanın yakını. Bana okunmuş tesbih getirmiş…’ Binbir dua… binbir teşekkür…

 

*****

 

Evet, o gece Dr. Sinem Hanım ve Dr. Demet Hanım ağır bir imtihan verdiler… Ama başardılar… Hasta hayatta… Muhtemelen yakın bir zamanda –bir engel olmazsa- şifa ile taburcu olacak…

 

Bu arada cerrahi bölümlerin tamamının notları hastanın yaşamayacağı üzerine kurulu… Olsun zararı yok…

 

*****

Çalıştığım kurumda pediyatrik travmalara biz bak-a-mıyoruz. Yıllardır bu konuda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ile anlaşamadık. Akademik Kurul kararı aldılar. ‘Biz travma bakamıyoruz… Pediyatrik travmalara da Acil Tıp Anabilim Dalı bakmalı’ dediler… Tüm cerrahi bölümler bu yönde görüş beyan etti. Ama nafile… Ol-a-madı…

 

Artık verseler de biz istemiyoruz… Kim bakarsa baksın… Ne performans derdimiz var… Ne de işsizlikten canımız sıkılıyor…

 

*****

 

Öte yandan hiç EKG okumamış ya da kan şekeri yorumu yapmamış bir cerrahi asistanı da şuur kaybının nedenini araştırırken hipoglisemiyi akıl edemiyor. Toksik nedenler aklına gelemiyor. Sıvı replasmanına hakim değil… Hastayı ne zaman uyutacağını bilmiyor… Bilemeyebiliyor…

 

Travma hastasının başında koşturan aynı araçtan çıkmış bir hasta yakınını da muayene etme gereği aklına gelmiyor-gelemeyebiliyor…

 

****

 

BİRAZ DA TARİH…

 

Yıl 1994. Bizler acil ihtisasına yeni başladık. Henüz birçok şey belli değil. Nereye kadar gideceğiz. Nerede duracağız. Hangi hastayı ne kadar tedavi edeceğiz biz de bilmiyoruz…

 

Ne hikmettir bilinmez bugüne göre daha fazla travma bakıyoruz… O zamanlar İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı olan uzmanlık alanımız kimi yerlerde Dahili Bilimler, kimi yerlerde ise Cerrahi Bilimlere bağlı… Bizler Cerrah mıyız Dahiliyeci miyiz? Biz de bilmiyoruz.

 

Gel zaman git zaman bizler kı-demlendik. Okuduk… Olgunlaştık. Yurt dışına gittik. Oralardan gelenler oldu… Hem kendimiz hem de uzmanlık alanımızı daha iyi analiz eder hale geldik...

 

Kafalarımızda bazı şeyler daha da netleşti. Bu noktada birçok arkadaşımın ‘Yok, hoca neredee… Siz gelin de bizim çalıştığımız hastaneyi görün. Kimlerle uğraşıyoruz… Tahmin bile edemezsiniz’ dediğini duyar gibi oluyorum. Merak etmeyin o sürümden her yerde hala var. Son kullanma tarihleri henüz bitmedi…J

 

****

 

Geçenlerde öğlen yemeğindeyim. Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi olan bizim camiamıza da çok yakın bir isim olan Prof. Dr. Mehmet Subaşı hoca ile yemek yiyoruz. Kendisi bugünlerde acil tıp doçentlik jürilerinin vazgeçilmez üyesi. Çok kıymetli bir Ortopedist… Uzun süre Dicle Üniversitesi’nde çalışmış. Travma bakmış.  Bana derneklerine gelen bir başvurudan bahsediyor.

 

Bir eğitim araştırma hastanesinde acil tıp uzmanları alçı atel yapıp tendon dikiyorlarmış. Bunun üzerine aynı hastanenin Ortopedi uzmanı uzmanlık derneklerinden görüş sormuş. O da konuyu bana soruyor…

 

Ben kendisine ülkemizde Acil Tıp Anabilim Dalı kuruldu kurulalı bu konuda olan gelişmeleri aktardım. Takdir yetkisinin kendilerinde olduğunu ifade ettim.

 

 

 

****

 

Uzun yıllar Travma ve Resüsitasyon Kurslarının (TRK) koordinatörlüğünü yaptım. Halen de eğitimci olarak görev almaya çalışıyorum… ATLS (Advance Trauma Life Support) kursu aldım ve eğitmenliğini yaptım. Ne TRK kurs kitapçığında ne de ATLS kursu kapsamında kardiyak masaj ve resüsitasyon ile ilgili bir bölüm yoktur. Çünkü travmatik kardiyak arrest nadir nedenler dışında kolay kolay dönmez. Marifet arrest nedenlerini önceden fark edip nedenlerini tedavi etmektir (Malum 6H ve 6T…). Bunu ancak bir acil uzmanı fark edebilir. Ya da etmelidir. Etmiyorsa hata yapıyordur…

 

Hipovolemik şoku evre 1–2 aşamasında yakalayıp tedavi etmek sıvı replasmanında ne kadar radikal olacağına karar vermek ancak acil tıp eğitimi almış bir acil uzmanının işi olmalıdır… İşidir…

 

Her neyse… Hiç kimseyi itham etme ya da reklam yapma niyetim yok… Ben eksiklerimi ve kusurlarımı biliyorum… Tamamlamaya çalışıyorum… Geldiğimiz noktada filin fil olduğunu bilecek; travma timinin ameliyathane öncesi yönetiminin lideri ve yöneticisinin acil tıp uzmanı olması gerekiyor… Aslında uygulamada öyle de… Ancak bunun adının konması gerekiyor… Bu da Uzmanlık isminin ‘Acil Tıp ve Travmatoloji Anabilim Dalı’ olması ile mümkün…

 

*****

 

HASIL-I KELAM… NETİCE-İ MERAM…

 

 

Ameliyathane ve yoğun bakım öncesi travma hastasını mevcut şartlarda bizler yani acil uzmanları yönetiyoruz… Hastayı bir bütün olarak değerlendirip bütünün parçalarını iyi bir organizasyonla ayakta tutuyoruz…

 

Travma hastasının başında bütün cerrahi disiplinleri bir arada tutup öncelik sıralarını belirleme işini biz yapıyoruz. Bu durumda uzmanlık ismimizin içinde ‘Travmatoloji’  ibaresinin geçmesini de hak ediyoruz diye düşünüyorum…

 

Lehte ve aleyhte her türlü görüşe açığım… Aykırı görüşleri bekliyorum…

 

 

Bu makale 16056 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

12.07.2012 17:39:41 BEHÇET AL
Sayın Prof Dr Cuma Yıldırım Hocamızın "
12.07.2012 18:07:09 BEHÇET AL
Sayın Prof Dr Cuma Yıldırım Hocamızın “Acil Tıp ve Travmatoloji Anabilim Dalı” ile ilgili yazısını önemsiyorum. Acil camiası için eksiklikleri, artıları, bize kazandıracakları ve bize kayıp ettirecekleri ile tartışılabilmelidir. Bu konuyu ilk defa 2006 yılında ATUDER’in Bursa’daki yönetim kurulu seçimi toplantısına göndem olarak götürmüştüm. O zaman Figen Hocamız dernek başkanı idi ve bu konuya sıcak bakmıştı (kendisi belki hatırlıyordur) ve beni Bursa’ya bu konu hakkında kısa bir konuşma yapmam için davet etmişti. Ancak Dr Fowler bu meseleyi Amerika’daki sistem ile karşılaştırmış olacak ki, bu konunun gündeme gelmesine sıcak bakmadı ve konu tartışılamadı. Ancak zaman, zaman uygun ortamlarda dile getirdim. Cuma hocamıza da çok defa izah ettim. Hatta şu anda ortopedi derneğinde önemli bir görevde olan bir ortopedi hocamızla da konuştum; bana hak verdi. Travmaya bakmak şu anda fiili olarak zaten yaptığımız bir hizmettir. Ancak birkaç açıdan dikkatli olmamız lazım: 1. Evvela kendi aramızda bir çoğunluğun bunu kabullenmesi gerekir. 2. Sağlık bakanlığı nezdinde hükümet yetkililerinin uygun ortamlarda sağlıklı bilgilendirilmesi ve belki de ikna edilmesi, 3. Ortopedi camiasında infiale sebebiyet vermeden (zor bir durum) tartışılmasına zemin hazırlanmalıdır. Böyle bir konuma ihtiyacımız var mıdır? Bu bizim hakkımız mıdır? Eğer hakkımız ise bu hak bize verilmeli midir? Bize neler kazandıracak? Gibi soruların cevabını mesele tartışıldıktan sonra vermeyi düşünüyorum. Saygılarımla, Dr Behçet Al Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD.
17.07.2012 10:33:34 şevki hakan eren
ACİL TIP AD. ve DİĞERLERİ Sayın hocamızın yazılarını hep severek okurum. Biz ihtisasa başladığımızda (Cumhuriyet Üni.) sevklerimiz hep şöyle olurdu: Acil + İlgili Bölümler... Ben çok kızardım bu başlığa hatta bu sevki içerleyerek okuduğum bir zaman hasta yakını ile de biraz sürtüşmemiz olmuştu; hastayla ilgilen sevke laf edeceğine demişti hasta yakını... Neyse benim önerim şu Acil Tıp AD. öncelikle dahili mi yoksa cerahi mi onun ayrımını netleştirmeliyiz. Bence bu kadar dahili hasta bakan bir bölüm dahili branş olmalı, yoksa bunca cerahi iş yapan bir bölüm dahili branş olmamalı mı? Acil Tıp AD. NE dahili NE cerahi branş bence. Ara branş hatta daha ileri gidiyorum tüm bölümlerin üstünde bir branş. Acil Tıp doktoru ne yapar diyen bölüm hocalarına gel 1 gün acil icapcısı ol diyoruz ama maalesef konuştuklarında gösterdiği cüretkarlığı (belki biraz kendini beğenmişliği) bunda gösteremiyorlar. Sonuç: Tıp ikiye ayrıldı Acil Tıp ve diğer branşlar...
22.07.2012 11:51:08 fatma kukulgüven
Hem çocuk hem de erişkin travmaların ilk başvuru yeri acil servisler. İlk karşılayan hekimler acil tıp hekimleri. doğru ve yerinde bir öneri. Saygılar. Dr. F. Mutlu Kukul Güven
23.07.2012 14:44:58 Ugur LOK
Acil tıp hem dahili hem de cerrahi hastalıkların tanı ve Tedavisi’ni gerektiği şekilde yapabilen tek bölümdür. Baktığı hastaların büyük bir kısmı cerrahi ve travma hastalarıdır. Bu hastaların tanı ve tedavisinde bazen genel cerrah, bazen ortopedist bazen beyin cerrah, bazen göğüs cerrahı v.s doktoru olur. Yani Travmanın bütün unsurları ve bileşenlerini gerektiğinde adeta bir orkestra şefi gibi managementini yapar. Beraberinde travmanın temel unsurları olan şok’la mücadele, monitarizasyon, resusitasyonu , hasta tanı ve stabilizasyonunu başarıyla yapar. Hastanın tek bir sistemiyle değil, bütün olarak gereği gibi ilgilenir. Dolayısıyla travmatolog ve travmatoloji anabilimdalı’nın tüm bileşenleri bütünüyle acil uzmanları ve acil anabilim dalları taşımaktadır. Bu düşünce gayet yerinde bir görüştür, olgunlaştırılmalı ve uygulamaya konulması gerektiği düşüncesindeyim.
1.08.2012 20:20:30 Engin Arslan
İlginç bir konu. Cuma Hocamıza bu fikri ortaya attığı için teşekkür etmek gerek. İsmimizde travmatoloji olsun olmasın travma hastasının yönetiminde aktif rol oynuyor ve bu işi de iyi yaptığımızı düşünüyorum. Konuyu ihtiraslarımızın ötesinde akademik olarak tartışmamız gerekir diye düüşünüyorum ancak yeteri kadar da ilgilenilmediği kanaatindeyim. Tartışma ortamını oluşturmak için biraz daha yüksek sesle mi söylesek acaba...

Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
Başkan tarafından kaldırılmıştır. 12.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK 24.11.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
Nasıl Bilim İnsanı Olunur 11.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Öyle Bir Geçer Zaman ki… 23.08.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Beni Affet Baba …. 22.06.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ