Çok mu garip? Evet, belki garip. Ancak bazı şeyleri tartışmamız -en azından sesli düşünmemiz- gerekiyor.
Değerli dostum ve mesai arkadaşım Doç. Dr. Behçet Al bir süredir bunu dillendiriyor. Ben pek itibar etmiyordum. Birkaç gündür ciddi multipl travmalı hastalara bakıyoruz...
Geçenlerde gece bir toplantıdayız. Rektörlük özel kalem arayıp bir travma hastasının acile geldiğini ve ilgilenmemiz talebini iletiyor. Ben de acili arayıp kıdemli asistanım olan Dr. Sinem Hanıma bilgi veriyorum. Lüzum halinde hastaneye intikal etmek için de bedenen ve ruhen kendimi hazırlıyorum. En azından asistanlık yıllarımdan kalan refleksle aç kalmamak için ana yemeği önden yemeye gayret gösteriyorum…J…
Birazdan telefonum çalıyor. Dr. Demet Hanım (Orta kıdemli asistanım) benimle hasta ile ilgili ayrıntılı muayene ve anamnez bilgilerinin olduğu bir telefon konuşması yapıyor. Bu arada da arka planda hastayı hala yönetiyor.
Soru: ‘Demet Geleyim mi ?’
Cevap: Hayır hocam gerek yok. Biz hallederiz.
GECENİN ilerleyen saatlerinde birkaç telefon görüşmesi daha yapıyoruz.
Sonuç: Her zamanki gibi hastayı hiçbir bölüm almıyor.
SABAH saatinde hasta hemodinamik olarak stabil… Hayatta…
Her neyse GÜNÜN ilerleyen saatlerde hastayı yoğun bakıma yatırıyoruz… Biz bunu hep yapıyoruz…
*****
Birkaç gün sonra saat 17.00 civarı. Bir hasta yakını Dr. Demet Hanım ile derin bir minnettarlık duygusu ile sohbet ediyor.
Soruyorum: Demet Hanım bu kim?
‘Hocam geçen akşamki hastanın yakını. Bana okunmuş tesbih getirmiş…’ Binbir dua… binbir teşekkür…
*****
Evet, o gece Dr. Sinem Hanım ve Dr. Demet Hanım ağır bir imtihan verdiler… Ama başardılar… Hasta hayatta… Muhtemelen yakın bir zamanda –bir engel olmazsa- şifa ile taburcu olacak…
Bu arada cerrahi bölümlerin tamamının notları hastanın yaşamayacağı üzerine kurulu… Olsun zararı yok…
*****
Çalıştığım kurumda pediyatrik travmalara biz bak-a-mıyoruz. Yıllardır bu konuda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ile anlaşamadık. Akademik Kurul kararı aldılar. ‘Biz travma bakamıyoruz… Pediyatrik travmalara da Acil Tıp Anabilim Dalı bakmalı’ dediler… Tüm cerrahi bölümler bu yönde görüş beyan etti. Ama nafile… Ol-a-madı…
Artık verseler de biz istemiyoruz… Kim bakarsa baksın… Ne performans derdimiz var… Ne de işsizlikten canımız sıkılıyor…
*****
Öte yandan hiç EKG okumamış ya da kan şekeri yorumu yapmamış bir cerrahi asistanı da şuur kaybının nedenini araştırırken hipoglisemiyi akıl edemiyor. Toksik nedenler aklına gelemiyor. Sıvı replasmanına hakim değil… Hastayı ne zaman uyutacağını bilmiyor… Bilemeyebiliyor…
Travma hastasının başında koşturan aynı araçtan çıkmış bir hasta yakınını da muayene etme gereği aklına gelmiyor-gelemeyebiliyor…
****
BİRAZ DA TARİH…
Yıl 1994. Bizler acil ihtisasına yeni başladık. Henüz birçok şey belli değil. Nereye kadar gideceğiz. Nerede duracağız. Hangi hastayı ne kadar tedavi edeceğiz biz de bilmiyoruz…
Ne hikmettir bilinmez bugüne göre daha fazla travma bakıyoruz… O zamanlar İlk ve Acil Yardım Anabilim Dalı olan uzmanlık alanımız kimi yerlerde Dahili Bilimler, kimi yerlerde ise Cerrahi Bilimlere bağlı… Bizler Cerrah mıyız Dahiliyeci miyiz? Biz de bilmiyoruz.
Gel zaman git zaman bizler kı-demlendik. Okuduk… Olgunlaştık. Yurt dışına gittik. Oralardan gelenler oldu… Hem kendimiz hem de uzmanlık alanımızı daha iyi analiz eder hale geldik...
Kafalarımızda bazı şeyler daha da netleşti. Bu noktada birçok arkadaşımın ‘Yok, hoca neredee… Siz gelin de bizim çalıştığımız hastaneyi görün. Kimlerle uğraşıyoruz… Tahmin bile edemezsiniz’ dediğini duyar gibi oluyorum. Merak etmeyin o sürümden her yerde hala var. Son kullanma tarihleri henüz bitmedi…J…
****
Geçenlerde öğlen yemeğindeyim. Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi olan bizim camiamıza da çok yakın bir isim olan Prof. Dr. Mehmet Subaşı hoca ile yemek yiyoruz. Kendisi bugünlerde acil tıp doçentlik jürilerinin vazgeçilmez üyesi. Çok kıymetli bir Ortopedist… Uzun süre Dicle Üniversitesi’nde çalışmış. Travma bakmış. Bana derneklerine gelen bir başvurudan bahsediyor.
Bir eğitim araştırma hastanesinde acil tıp uzmanları alçı atel yapıp tendon dikiyorlarmış. Bunun üzerine aynı hastanenin Ortopedi uzmanı uzmanlık derneklerinden görüş sormuş. O da konuyu bana soruyor…
Ben kendisine ülkemizde Acil Tıp Anabilim Dalı kuruldu kurulalı bu konuda olan gelişmeleri aktardım. Takdir yetkisinin kendilerinde olduğunu ifade ettim.
****
Uzun yıllar Travma ve Resüsitasyon Kurslarının (TRK) koordinatörlüğünü yaptım. Halen de eğitimci olarak görev almaya çalışıyorum… ATLS (Advance Trauma Life Support) kursu aldım ve eğitmenliğini yaptım. Ne TRK kurs kitapçığında ne de ATLS kursu kapsamında kardiyak masaj ve resüsitasyon ile ilgili bir bölüm yoktur. Çünkü travmatik kardiyak arrest nadir nedenler dışında kolay kolay dönmez. Marifet arrest nedenlerini önceden fark edip nedenlerini tedavi etmektir (Malum 6H ve 6T…). Bunu ancak bir acil uzmanı fark edebilir. Ya da etmelidir. Etmiyorsa hata yapıyordur…
Hipovolemik şoku evre 1–2 aşamasında yakalayıp tedavi etmek sıvı replasmanında ne kadar radikal olacağına karar vermek ancak acil tıp eğitimi almış bir acil uzmanının işi olmalıdır… İşidir…
Her neyse… Hiç kimseyi itham etme ya da reklam yapma niyetim yok… Ben eksiklerimi ve kusurlarımı biliyorum… Tamamlamaya çalışıyorum… Geldiğimiz noktada filin fil olduğunu bilecek; travma timinin ameliyathane öncesi yönetiminin lideri ve yöneticisinin acil tıp uzmanı olması gerekiyor… Aslında uygulamada öyle de… Ancak bunun adının konması gerekiyor… Bu da Uzmanlık isminin ‘Acil Tıp ve Travmatoloji Anabilim Dalı’ olması ile mümkün…
*****
HASIL-I KELAM… NETİCE-İ MERAM…
Ameliyathane ve yoğun bakım öncesi travma hastasını mevcut şartlarda bizler yani acil uzmanları yönetiyoruz… Hastayı bir bütün olarak değerlendirip bütünün parçalarını iyi bir organizasyonla ayakta tutuyoruz…
Travma hastasının başında bütün cerrahi disiplinleri bir arada tutup öncelik sıralarını belirleme işini biz yapıyoruz. Bu durumda uzmanlık ismimizin içinde ‘Travmatoloji’ ibaresinin geçmesini de hak ediyoruz diye düşünüyorum…
Lehte ve aleyhte her türlü görüşe açığım… Aykırı görüşleri bekliyorum…