Eminim duymuşsunuzdur. Birçok meslek için söylenir. Peki, hekimler için… Hele de acil hekimleri için mesleki deformasyon söz konusu mudur? Varsa ne kadardır… Olmalı mıdır? Olduysa nasıl tedavi/telafi edilir… Bileniniz var mı?
***
Red Kit seveniniz var mı? Ben bayılırım. Hala da seyrederim.
…
Malumunuz Redkit Daltonların peşindedir… Ve sonunda yine yakalar ve hapse götürmek için yola çıkar… Ancak araç problemi vardır. O da kasabanın cenaze aracını ayarlar… O zamanlar nerde şimdiki gibi klimalı 200 beygir arabalar… En güçlüsü bir (!) beygir…
Neyse uzatmayalım… Daltonlar arkada aracın sürücüsü önde… Red kit ise meşhur atının sırtında… Tabiyki Daltonlar rahat durur mu? Bir kavga bir gürültü… Efendim araç sürücüsü bundan rahatsız olur… Bir anda aracı durdurur… Ani bir fren (Değil elbette… Atın yularını kendine göre çeker ve bir beygirlik araç durur…) Ve meşhur lafını söyler…
SUSUUUN… Ben müşterilerimin konuşmasına pek alışık değilim…
***
Yıllar geçtikçe her hastayı ya da insanı sedyede yere paralel yatar pozisyonda yatarken görmeye alışık olan bizler bir süre sonra aynı insanları ayakta ya da sosyal hayatta başka bir pozisyonda ya da ortamda gördüğümüzde tanıyamıyoruz. Bu nedenle de çoğu kez eleştiri alıyoruz. Ya da mahcup oluyoruz. En azından ben öyleyim sizi bilemem…
Ya da günlük hayatınızda üçüncü kişilerden bahsederken eminim çoğu kez ‘Hasta’ kelimesini kullanmışsınızdır.
Herhangi bir nedenle herhangi bir yerde herhangi bir şeyden bahsetmek isteyen birilerinin ne zaman size hastalığından bahsedeceği korkusu ile iletişiminizi kısa tutmak ya da ,bu açıdan, ‘riskli’ ortamlardan bilinçaltının bir oyunu olarak uzak durmak herhalde iyi bir huy olmasa gerek…
***
En son ne zaman bir taziye ziyaretine gittiniz. Hayır hayır acilde müdahale odasının kapısında hasta yakınlarına verdiğiniz bilgi dahilinde yaptığınız taziye mesajından bahsetmiyorum…Bizatihi yöresel geleneklere bağlı kalarak gerekli ön hazırlıkları yaparak başından sonuna kadar taziye törenine katıldınız mı… Ya da bu ziyaret sizi rahatsız etmedi mi?!!!
Ya da başka bir konudan bahsedelim… Çok uzaktan olmayan bir akrabanız hastanede yatıyor… Bir çikolata, kolonya, çiçek ya da herneyse alıp hastanenin ziyaret saatleri dâhilinde formal bir hasta ziyareti yapanınız var mı?
Ya-pa-mı-yo-ruz…
***
Bu bizi kötü yapmaz… Ya da kalpsiz… Ya da vicdansız… Ya da duyarsız… Ya da siz ne derseniz…
Bu bir mesleki deformasyon… Bu bir kehanet… Ya da bu bir spontane gelişen koruma refleksi…
***
Tamam, anladıkta ne yapalım… Ne olmuş yani… Olmuşsa olmuş… Bizler bundan memnunuz… Diyelim mi… Evet ben de çoğu kez böyle diyorum. Demek zorunda kaldığımı hissediyorum…
Ama her zaman değil. Bu meslek bitecek… Ya da mesai bitecek… Bizler de pazardan alışveriş yapacağız. Ya da yapıyoruz… Evimize tamirci çağıracağız ya da çağırıyoruz. Bir gün gelecek bekarsak kız istemeye gideceğiz. Ya da bizi istemeye gelecekler. Ya da bir süre sonra zamanı gelecek oğlumuza kız istemeye gideceğiz. Ya da kızımızı istemeye gelecekler… Ya da en acısı o ki biz de (Allah esirgesin. Sağlıklı uzun ömürler versin. Temenni etmeyiz.) bir gün gelecek hasta yatağında belki de kapıdan bizi zirayete gelen birini gözleyen bir hasta olacağız.
O gün gelmeden bu mesleki deformasyonun etkilerinden kurtulmalı, sosyalleşmeliyiz. Elbette toplum buna izin verirse. Bir doktorun hasta, hasta yakını, sıradan bir pazar müşterisi; fırında sıra bekleyen sıradan bir vatandaş olmalarına izin verilirse… Biz doktorlar da egolarımızdan kurtulup normalleşebilirsek…
…
Evet, her sabah onlarca insanın aynı anda ağıt yaktığı bir ortamdan geçerek hastaneye girebiliriz. Her gün ölümün sınırında olan birçok insan ile muhatap olabiliriz. Her an yeni bir ölüm olayının yaşanacağı bir ortamda çalışıyor olabiliriz. Ya da gözlem odasının yanındaki odanız melena kokabilir. Ya da formanızın her gün kan olması size normal ve de sıradan gelebilir. Ya da hayati tehlike arz etmeyen, yakın zamanda ölümle sonuçlanmayacak her hastalık ya da yaralanma durumu bizim için meslek hayatımız açısından öncelik arz etmeyebilir. Ancak o hasta ya da yakınları için bu durum yenidir, özeldir, acildir.
Unutmayalım ki bir hastalığın görülme olasılığı bir milyonda bir olabilir. Ancak o hasta biz isek yüzde yüz olur…