Nasıl Bilim İnsanı Olunur



Prof. Dr. Cuma YILDIRIM
[email protected]

Öyle bakmayın bildiğimden değil... Acaba diyorum… Belki... Hani şu ‘Kıllanan Adam’ var ya... Benimkisi de onun misali…

Belki de öncelikle bir insan neden bilim insanı olmak istesin. Bunun cevabını aramak, bulmak gerekir.
Akademik kariyer yapınca bilim insanı olur musunuz? Bu da başka önemli bir soru olarak gündeme gelebilir....

Kimileri ‘Bilim adamı olunmaz doğulur.’ Gibi oldukça iddialı gibi bence anlamsız bir iddiada bulunabilir….

Bir hadis mealine göre yüce yaradan  ‘Zenginliği dilediğime; ilmi ise dileyene veririm’ diyor. Öyle ise biraz da istemek; ona aşık olmak, biraz uykularını yitirmek, biraz da belki ‘O yolun yolcusu’ olmak gerekiyor.

***

Geçenlerde misafirlerimiz vardı. SAMS (Syrian American Medical Society-Suriye-Amerika Dostluk Cemiyeti) Gaziantep de bir kongre yaptı. E ne de olsa ev sahibiyiz. Bir anda kendimizi içimizde bulduk.

Dr. Wael Hakmeh... Suriye asıllı Amerikalı Acil tıp uzmanı… Michigan State University’de çalışıyor… Kongreye gelmiş. Aslında bir hafta önce gelip Halep'e gitmiş. Hastanelerde çalışmış. Ardından Gaziantep. Biz kendisini çok sevdik. O da bizi. İki gün boyunca acilde USG kursu verdi. Biz de faydalandık...

Ee ne de olsa ilim bizim yitik malımız. Nerede bulursak alırız...

Evet, bizler ilmi kendi malımız olup da kaybetmiş. Her bulduğumuz yerde almamız gereken bir kültürün temsilcileriyiz. Buna rağmen bilim ya da ilim’ gariptir ülkemde, yetimdir, öksüzdür.

Bilim insanı garibandır. Sefildir. Ötekileşmiştir. Yitik olan malını alırken utangaçtır. Çünkü para etmemektedir. Her halükarda bordo mahkumu; sicil amirinin itip kalmaları altında abondene olmuş, yönünü yitirmiştir. Pusulası şaşmıştır. Yönünü bulamamaktadır ülkemde.

***

Bu ortamda kala kala daha çok ‘nasıl bilim insanı olunmaz’ onun cevabını öğrendim. 20 yıldır üniversitelerde çalışmaktayım. Bu süre içinde İtina ile nasıl bilim insanı olunmayacağını öğrettiler bana...

Bakalım… Oynat Uğurcuğum… :) … Öyle miydi?.. :) … (Bu arada Dünya kupası maçları devam ediyor. Nefis maçlar oluyor. İlk defa ailecek maç seyrediyoruz… Hele Almanya Brezilya maçı…J…Bir başkaydı… Bir de şu taşıma sedyeleri var ya… Bence harika… Travma tahtası yerine biz de bunları kullanmalıyız.)


1- Bilim yuvaları olması gereken üniversitelere rektörleri seçimle atayın. O da yetmezmiş gibi bir de seçilen rektörü tekrar siz politize ederek bilenmesini sağlayın ki göreve başladığında tarafsızlığını iyice kaybetsin.

2- Atama ve Yükselmeleri rektörlük seçimlerine odaklayın ki bilim insanları da politize olsunlar.

3- Bilim insanlarını 8–16 mesai sistemine göre çalıştırın ki bordo mahkumu devlet memuru olmayı içselleştirsin-ler…

4-Ücretlendirme sistemini günlük rutin işleri üzerinden (hasta muayene etme, derse girme gibi ) performans sistemi ile yapın ki başka şey düşünmeye mecalleri kalmasın.

5-TÜBİTAK, BAP gibi yerlerdeki proje değerlendirme ve kabul kriterlerini son seçimlerdeki sadakatine göre belirleyin ki biraz terbiye olsunlar. Bu kadar da olmaz ki canım. Hocaysa hocalığını bilsin (!)

6- Her ortamda akademik personeli aşağılayın ve küçümseyin. Öyle ki toplum içinde itibarı olmasın. Öyle bir hale gelsin ki üniversitede hoca olduğunu söylemeye utansın.

7-Bilgi toplumu olma yolunda bu kitap kafalı (!) ve gerçek hayatı anlamayan insanları (!) çok kale almayın ki işleri karıştırmasınlar.

8-Üniversiteleri olabildiğince kutuplaştırın. Öyle ki her biri diğeri ile ortak bir meseleyi konuşur ol-a-masın.

9- Hoca maaşlarını olabildiğince düşük tutun. Lise seviyesinde işe başlayan ya da lisans mezunlarının biraz altında olsun. Böylece kendi mezun ettiği asistanlarından daha az para kazansınlar ki biraz terbiye olsunlar. Yoksa bunların dili çok uzadı (!)

10- Olabildiğince çok çalıştırın. Sırtından sopayı...( Yok ya bu olmadı. Bu başka şeydi... Pardon.. Çok pardon…(Bu lafa da kıl oluyorum ya neyse…)…)

Her an yeni bir şeylerle meşgul olsunlar ki düşünmeye vakit bulamasınlar. Öyle ya bu ülkenin başına ne geldi ise okuyanlardan geldi (!).

11-Hadi bunu da siz yazın. Çok yorum bekliyorum ona göre…

Bu makale 46189 kez görüntülenmiştir.

Yorumlar

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.

11.07.2014 10:18:42 Hasan Büyükaslan
Hocam kaleminize sağlık. Bize yazacak bir şey bırakmadınızki...İyiki varsınız.
14.07.2014 22:32:35 ALİ KARAKUŞ
Hocam 11. maddeyi de ben yazayım. 24 saat asistansız acil servisde nöbet tutsunlar, tuttursunlar da birileri de onlara çanak tutsun. Ki o birileri de bilim adamı???!!! nasıl bilim adamı olunmazın başmimarları!!! tutmayınca da problem çocuk olursunuz maalesef... profesörmüsün pratisyenmisin belli değil maalesef.... maalesefler ve yazacaklar çok ama çözüm olmassa yazmak boş vesselam... aşağıdaki yazıyı da değerlendirirseniz sevinirim daha önce de maillere attım ama pek kaale alınmadı maalesef Saygılarımla.... > Mensubu olduğumuz Acil Tıp camiası ülkemizdeki geçmiş > 20 yıllık mazisi boyunca pek çok meşakkatli yol kat > etti. Ancak son dönemlerde çalışma şartlarının zor > olması ve farklı nedenlerden tercih edilmemekte. Açılan > TUS kadroları ülke çapında çoğu yerde boş kalmakta. > Bu da gelecek konusunda sıkıntıları artıracak gibi > görünmektedir. Şu an mevcut bir iki asistanla kliniği > çevirmeye çalışan özellikle üniversite klinikleri > mevcut. Bunun sonucu olarak da PROFESÖR ünvanlı > hocalarımız dahil ÖĞRETİM ÜYESİ düzeyinde 24 SAAT > ACİL NÖBETİ tutulmakta. Bu belki TÜRKİYE de değil > DÜNYADA BİR İLK. Şimdi bizim acilde belki yarın tüm > acillerde. Bir ÖĞRETİM ÜYESİNİN bence BİRİNCİL > GÖREVİ adı üstünde eğitim ve öğretim olmalı NÖBET > değil!!! > > > > Ülkemizde 2002 yılı öncesi döner sermaye uygulaması > sadece hastanelerde olduğundan hekim arkadaşlar acillerde > çalışmak için yarışırdı ancak şimdi kaçmak için > yarışmakta. Acil Tıp gibi riskli bölümler cazip hale > getirilmedikçe çözüm yok gibi. Aslında çözüm belli : > ) Bu gidişat böyle devam ederse sanırım acilde > çalışacak hekim bulmak maalesef mümkün olmayacak. > > > > Konuyu sizinle paylaşmak, acil tıbbın gidişatı ve > geleceği konusunda Bakanlık, dernek vs. yetkili kişilere > de bilgi verilerek bu konunun ACİLEN çözümü konusunda > neler yapılabiliri bulmak amacım. > > Saygılarımla, > > > > Doç.Dr. Ali KARAKUŞ > > Mustafa Kemal Üniversitesi Acil Tıp AD. HATAY > > [email protected]

Yazarın Diğer Köşe Yazıları

Köşe YazısıTarih
ŞU LAHMACUN OLAYI 10.07.2015
DEVİR-TESLİM 22.06.2015
Başkan tarafından kaldırılmıştır. 12.06.2015
THE TIME IS BRAIN (ZAMAN BEYİNDİR) 01.06.2015
TUK-MOS ve düşündürdükleri... 08.05.2015
SEÇME VE SEÇiLME HAKKI 07.04.2015
LEVEL 21.01.2015
KOD ADI: YARGIÇ 15.01.2015
BU ÜLKEDE PARAMEDİK OLMAK 31.12.2014
‘KONGREYE GİTTİM’… ‘DÖNÜCEEM’… 01.12.2014
KABUL EDİLEBİLİR RİSK YA DA EDİNİLMİŞ ÇARESİZLİK 24.11.2014
ALTERNATİF-SİZ TIP 27.10.2014
HERKESİN YOLU ACİLDEN GEÇER… 24.10.2014
N'OLUYORUZ 13.10.2014
KUTSAL BAKİRE MERYEM ANA 01.09.2014
AATD Eylül 2014 Sayısı Önsöz 31.08.2014
Mesleki Deformasyon 23.08.2014
Sahte Dergicilik 25.07.2014
Haziran Sayısı Önsöz 15.07.2014
İletişimin Dili 23.05.2014
Fabrika Ayarlarımızla Oynamayın 21.05.2014
ATUDER BÜYÜYOR 19.05.2014
YETER-LİK KURULU 23.04.2014
Selfie 19.04.2014
'Gündüz' bitti 'Gece' kaldı. 17.04.2014
18 Mart…Çanakkale… AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA… 19.03.2014
ÇOK GÜRÜLTÜ VAR… BİRAZ HUZUR... NOOLUR… 16.03.2014
NEE’TTİK…ETİK 07.03.2014
AH JENNİFER AH... YAKTIN BİZİ… 27.02.2014
JOURNAL OF ACADEMIC EMERGENCY MEDICINE 14.02.2014
SKYPE 31.01.2014
Doktor Hasta Olur mu? 20.01.2014
Bütünleşik Acil Yönetimi Çalıştayı 20.12.2013
BEYİN-SİZ ADAM 16.12.2013
Eczanedeyim... 25.11.2013
Dergicilik Sempozyumu... Ankara 25.11.2013
Rastgele...Süper Meryem... 25.11.2013
PENDİK’TE KRİTİKLEŞTİK 08.11.2013
ŞEHİR HASTANELERİ ŞİFAHANE OLSUN-MU? 05.11.2013
KRİTİK mi…? Hadi BAKALIM 22.10.2013
UUUP UZUUUUUN TATİLLER 16.10.2013
AAHH ŞU SEÇİMLER 10.10.2013
KUŞ-ADASI 29.09.2013
Doçent Olabilmek 02.09.2013
Ölmesini Bilmek 26.08.2013
İlla Edep...İlla Edep... 23.08.2013
Halep Arşına Geldi 22.07.2013
Üniversiteler Nereye… 15.07.2013
Şehr-i Ramazan 07.07.2013
Tatil 30.06.2013
İsyanım Var 18.06.2013
Durun Kalabalıklar...Nereye 06.06.2013
Titanik 28.05.2013
...ANNEM 09.05.2013
Çay Bardağı 02.05.2013
Tek Kullanımlık Hay-Atlar 26.04.2013
Kamu Spotu 19.04.2013
Allah Aşkına Dergilerimi Atmayın. 05.04.2013
Bilgi-Sizlik Toplumu 11.03.2013
UÇU-YORUM 26.02.2013
Aşk Ve Sevgi Üzerine… 14.02.2013
Dönüştük - Dönüşüyoruz 06.02.2013
Afiyet Olsun 25.01.2013
Teşekkürler Haşmet Baba 21.01.2013
Helvadan Putlar 16.01.2013
Leyleği Havada Görmek 17.12.2012
ZAYTUNG 06.12.2012
ATUDER Mecliste 30.11.2012
Oğlum Bak Gitt 31.10.2012
Kurbanın Olayım 23.10.2012
Kongredeyiz...EuSEM 2012 09.10.2012
BÜYÜK buluşma 24.09.2012
Aslında Hayat Çok Basit 16.08.2012
Hiç Mi Yok 03.08.2012
Hayata Dair - 2 16.07.2012
Acil Tıp Ve Travmatoloji Anabilim Dalı 12.07.2012
Sağlıkta Şiddet Çalıştayı 27.06.2012
Nihayet Bitti. Rektör Adayımızı Saydık 19.06.2012
Ama İstiyorum 2 29.05.2012
Kanıta Dayan-Amayan Tıp 15.05.2012
Ne Yapalım? 07.05.2012
Rektörlük Seçimleri 25.04.2012
Dr. Ersin ARSLAN 18.04.2012
Hamımız Bakü'ye Düştük 17.04.2012
Davranışçı Bilişsel Terapi 04.04.2012
Acil Servis 23.03.2012
Hay Allah 15.03.2012
Renklerin Dili 02.03.2012
C-A-B 02.02.2012
İSTİRAHAT RAPORU VERMİYORUZ…MUYUZ…? 25.01.2012
Sevgi Dili.. 09.01.2012
YENİ YIL 28.12.2011
DOKTOR 14.12.2011
Hastane Yürütme Kurulu 30.11.2011
Bu Aciller Ne Zaman Adam Olur? 15.11.2011
Bugün Bayram 02.11.2011
HAYAT 13.10.2011
Hunimi Getirin... 06.09.2011
Öyle Bir Geçer Zaman ki… 23.08.2011
Hayata Dair… 19.07.2011
Beni Affet Baba …. 22.06.2011
Hadi kongreye gidelim… 08.06.2011
Bir kongre de böyle geçti 13.05.2011
Ama İstiyorum… 02.05.2011
‘Yaz’ dediler ‘Yazayım mı’ dedim… 27.04.2011
YAZARLAR


AYIN MAKALESİ